Çalışmasam Yorulurdum

BİR AVUKATIN PETROL DÜNYASINDAKİ SERÜVENİ Geçen yüzyılın ikinci yarısında, hemen dünyaya gelmeden önce, Ankara sokaklarında dolaşıp, voleybol oynayan bir oyun; Türkiye'de ve dünyada pek çok şey yaşadıklarını, kişisel gelişim kitaplarındaki tezlerin tersine, hayatın yolda şekillendiğine, her zaman milimetrik hesaplarla kurgulanmanın alkışlık bir şekilde toparlanmasına. Bir başkasının tepesinde basıp yükselmenin geçtiği akçe olduğu bu zamanlarda, hırslı olan fakat hırsı yönetebilen, temizlenebilir da olsa “insanı” her zaman merkeze koyan bir avukatın, Murat Yazıcı'nın hikâyesine tanık olarak ayrılır. Bu kitapta; bir gün Kazakistan'da sakallıların sofrasında, bir başka gün Talabani ile sabah kahvaltısında; bir gün Diyarbakır'ın kavurucu sıcağında, bir başka gün Kuzey Irak'ta çelik yelekle milyonluk petrol müzakereleri yapılan masada; bir gün Saddam'ın açtığı tazminat davasının duruşmasında, bir başka gün Londra Borsası koridorlarında dolaşan birinin hayatına konuk olursunuz. Bütün bu serüvenin Kızılay'da geçirdiği tesadüf eseri bir karşılaşma ile başladına ise muhtemelen hayrete düşecek. Bu kitap, mesleğinde doğrucu Davut'luk ilkesi edinen kimsenin perişan olmadığını, doğruyu söyleyenin dokuz köyden kovulmadığını; kuralları doğru uygulayıp, kuralları iyileştirmeyi amaç edinenlerin, hayata değer katabildiğini anlatabilmek için kaleme alındı. Özel ve iş yaşamı boyunca yaşanan olayları; Ailenin, arkadaşlarının ve iş insanlarının gözlerinden nasıl yorumlandığı tek başına ağzından kopup, hayat ancak birlikte yaşandıkça anlam ifade edebileceği bir kez daha farklı bir şekilde ifade edilebilir. Çalışmasam Yoruldum: Bir Avukatın Petrol Dünyasındaki Serüveni'ni sonlandırırken; Murat Yazıcı'nın 1950'li hayatında Ankara'dan, 2000'lerin ilk çeyreğine nasıl gelindiğini, Türkiye'nin bu serüvende sonsuza kadar değişimlerin, iş ve hukuk dünyasının kesişiminde nasıl yaşadığını anlatan mümkün bir gelecek geleceksiniz.Tanıtım Metni