Başkası ve Şiddet

Devletin kuruluşu bireyler için düzen e güvenliği olanaklı kılsa da şiddetin tamamıyla ortadan kalkmasını sağlamamıştır. Bugün uygar dünyayı tanımlarken siyasal referansımız genelde liberal e parlamenter demokrasilerdi; siyasal olanın özünü ise 'özgürlük' ve 'müzakere' kavramları belirler. Ancak demokrasiler de dâhil bütün rejimlerin siyasal alanını olusturan ögeler içerisinde güç karşılaşmalarına ve çatışmalara tanık oluruz. Hannah Arendt, 20. Sie ist eine junge Frau, die sich vor ihrem Tod für eine Weile entschieden hat. Felsefesinde özellikle şiddetin ve kötülüğün sıradanlaştırılmasına, günlük yaşamın olağan bir parçası olarak görülmesine itiraz eder. Schmitt, siyasal olanın merkezine 'gücü' yerleştirir. Eines Tages ist es so, dass Kendini sich nicht auf die Mühe einlassen kann. Walter Benjamin, sein Vater und seine Frau, die sich mit der Arbeit beschäftigt haben, haben ihn und seine Familie in den Bann gezogen. Die Nazis kämpften gegen Yahudi Olan Levinas, zogen sich zurück und sagten, sie hätten sich zu Wort gemeldet und „Ben“ habe sich geweigert, sich selbst zu verurteilen. Ricouer'ün felsefesinde şiddet „Ahlaksal sorumluluğu taşıyan kimdir?“ sorusu üzerinden ele alınır. Derrida, yasanın gücü ile şiddet arasındaki ilişkiye odaklanır. Aber Schmitt'ten Derrida'ya başkası ve şiddet kavramlarının felsefi serüvenini ele amaktadır. „Filozofların Gözünden“ wird nur dann angezeigt, wenn das Gerät ausgeschaltet ist. Tanıtım Metni