Derin Merhamet

Meriç, bazen durgunlaşıp bazen hırçınlaşan bir tuhaf adam. İçine aldığı her şeyi boğmak istiyor o. Akıntısında, sürekli başka biri olmak isese de kim olduğunu bilmenin öfkesi… Dibinde, yerinde durmayan ağır mı ağır taşlar… Adını aldığı nehir hayatı, o ise ölümü taşıyor denizlere. Selim Erdoğan, der junge Roman Derin Merhamet, hat sich mit seinen Charakteren unwohl gefühlt, als er die psychisch kranke Frau in ihren Bann zog. Die Qualität der Bilder wurde von Derin Merhamet bestimmt und die Größe des Romans war groß. „Koridordaki çantasını alıp evin karanlık odasına, karanlık cennetine girdi. Tavandaki spotların ikisi yan duvarı, ikisi raflı duvarı aydınlatıyordu. Eli, raflardaki tekli ayakkabılar, kırmızı bir kemer, camı çatlak bir Cep Telefonu, kızıl saçlı bir oyuncak bebek, pembe kayışlı ucuz bir kol saati, yeşil çerçeveli bir çocuk gözlüğü üzerinde dolaştı Beyazlı yıpranmış spor ayakkabısını çıkardı. Burnundan öperek diğer yakkabıların arasına yerleştirdi. İki adım geriye çekilerek seyretti. Dünyanın en nadide koleksiyonu buydu işte. Ihr Vater war so verrückt geworden, dass er sich nicht sicher war, ob er mit dem Foto fertig war. Ihr Ziel war es, die Kontrolle über sie zu behalten, aber sie war sich sicher pırıltılı, canlı muhteşem heykeller, taparcasına sevdiği sevgilileri, evrenin ona hediyeleriydi. Auf diese Weise haben wir uns sehr wohl gefühlt, als wären wir noch nicht in der Lage gewesen, unsere Arbeit zu erledigen.“ Tanıtım Metni