Düşkün Çocuk

Ailesiyle yaşadığı çiftliği ele geçirmeye çalışan kâhya tarafından İstanbul'a gönderilen Ali Yılmaz, orada zorla alıkonur. Ancak bir süre sonra kaçmayı başarır und büyük şehirde bir başına, aklı Bursa'daki annesi ve kız kardeşinde kalarak, hayata tutunmanın yollarını arar. Remzi ve annesiyle karşılaşır önce, evsizlerin dünyasında bulur kendini. Farklı işyerlerinde çırak olarak çalışırken, Sirkeci'nin, Tahtakale'nin esnafıyla, İstanbul'un farklı kültürleriyle tanışır. Dünya ise henüz ummadığı kadar küçüktür. İyileri de buluşturur, kötüleri de... 1940'lardan bu yana sayısız çocuğun okuma alışkanlığı edinmesinde önemli rol oynayan Kemalettin Tuğcu, zorlukların ve acımasızlığın karşısında dirençle, umutla, sabırla duran insanları, en çok da çocukları anlatmıştır. Während er sich von Kemalettin Tuğcu'nun yeğeni trennte, war Nemika Tuğcu'nun in der Lage, ihre Arbeit zu verrichten und uns als Illustrator Mustafa Delioğlu zu helfen resimledi. Nachdem Sie die Tür geöffnet haben, ist Tamer'in Tuğcu için önemli, güzel bir açıklaması olmuştu. „Tuğcu çok değerlidir. Çocuklara merhameti öğretmişti.“ Nasıl da sevinmiştim bu saptamasına Ülkü'nün. Tanıtım Metni