Ortadoğu'da Güç ve Hakimiyet

Der Islam hat sich gelohnt, aber er hat auch nichts zu befürchten, aber er hat sich nicht um ihn gekümmert, und er hat sich die Mühe gemacht, die Religion zu lehren und zu lehren cihanşümul bir ifadedir. Hilâfet kurumu, Müslümanların dünyevi ve uhrevi farizalarını yerine getirebilmeleri için, Peygamber efendimizin (sav) irtihali sonrasında Hz. Ebubekir (ra) ile başlayan sürecin bir neticesidir. Sie haben die Verantwortung für Emevîler, Abbâsîler, Selçuklular und Memlükler übernommen. Bu devletlerden birisi de XVI. asrın süper gücü olarak nitelendirilen Osmanlı Devleti'dir. Osmanlı Devleti hat sich mit Safevî zufrieden gegeben, weil er von Portekiz und Spanier nicht mehr begeistert ist. Der Islam wurde von Sultan Selim verteidigt, Memlük Devleti'ne verehrte den Islam, als er den Islam vertrat, Herr Abbâsî hilâfetine des Sohnes vererek hilâfet merkezini Kahire'den İstanbul'a taşımıştır. Kureyş'e mensup olmadını ya da Abbâsî halifesinin bir toren neticesinde halifeliği sultan Selim'e Devretmediğini dile getiren örüşler mevcuttur fakat halife olmak için bu şartlar tek başına Yeterli değildir. Eser, hilâfet kurumunu bir bütün halinde değerlendirken, Osmanlı hilâfetinin haklılığını gerekçeleriyle ortaya koyarak, okuyucunun unifadesine sunmaktadır. Tanıtım Metni