Antropoloji

Kemiğimizin kemiği, etimizden eti, bu yarı vahşi tarih öncesi kardeşlerdir. Tıpkı bizim gibi, bu gizemli evrenin uçsuz bucaksız karanlığıyla kuşatılmış, doğmuş ve ölmüş, acı çekmiş ve mücadele etmişlerdir. Korkunç suçlara ve tutkulara teslim olmuş, en karanlık cehalete saplanmış, iğrenç ve grotesk sanrıların avı olmuş, yine de varoluşun her türlü biçiminin yokluktan daha iyi olduğuna dair sarsılmaz inançlarıyla en derin ideallere kararlılıkla hizmet etmiş, her zaman, onlar sayesinde dünyayı bizim için aydınlatan yaşam meşalesini, her an yaklaşan yıkımın pençesinden muzaffer bir şekilde kurtarmışlardır. Bu hayati yoksunluğun baskısı altında soluk soluğa kalan ve çabalayan bu ezici insan topluluğuna geriye dönüp baktığımızda, bireysel ayrımlar ne kadar da küçük görünüyor! Ve insanlığın ortak erdemlerinin engin okyanusunda boğulmuş, temel görevini aptalca ve yılmadan yerine getiren ve kahramanca bir hayat yaşayan bireyin küçük erdem fazlası, Tanrı'nın gözünde ne kadar önemsiz olmalı! Bu muazzam manzarayı seyrederken alçakgönüllülük ve saygıyla yaklaşıyoruz.