Rüya Sakinleri

İrlandalı Murdoch yine felsefeci yazar kimliğiyle karşımıza çıkıyor. Romanda ele alınan aşk, rastlantı, gerçeklik gibi temel konular, kimi zaman kurmacanın dokusu içinde eritilmiş olarak, kimi zaman da üstünde yüzen bir çiçek demeti gibi yoğun bir halde sunuluyor. Ölümün döşeğindeki ihtiyar Bruno büyük bir kaygıyla geçmişini ve bugününü anlatırken hayatını yeniden yorumlama noktası gelir. Sürekli gerçeklik sorguları. Yaşamış pek çok şeyin bir rüya olduğu, aslında hayata hiç dokunmamış olduğunu keşfeder. Her şey bir rüyadır ve herkes bir başkasının rüyasında var olmaktadır. Bruno gelişmek için geliştirirken insanlar da kurlaşmadan aşka kadar çeşitli pazarların içine girerler. Bazen beklenmedik bir biçimde bir uçtan bir uca savrulup yer değiştirirler. Yazar, benmerkezcinin ötekini ıskalayan ve bunun için de sık sık yanılan; Sözde aşkın değişimi başkalarını nesne olarak gören karakterler aracılığıyla insanın iç ve dış dünyasındaki bocalamalarına ve buradaki bir ahlak anlayışının eksikliğine dikkat çekiyor. Sözgelimi bir aşk ilişkisinde insanın işleyebileceği en büyük suçun belki de karşısındakinin daha fazla bozulmasına izin verebileceği söylenirken tartışmaya açılan yarı örtülü soru-cevaplar da var: Yürümeyen ilişkilerdeki sorun doğru kişi sorunu mudur, yoksa tekeşlilik sorunu mudur? insanların anlayışlarına göre kılığa giren bir tanrının miktarı uygulanabilir olabilir mi? Aşk amaçlanmalıdır, yoksa...? Roman yer sinematografik atmosferlerle, yer de özgür diyaloglarla örülmüş. Bazen bir dramanın ya da gülmenin, bazen de bir fikrin ortaya çıkmasına sürükleniyoruz. Her iki durumda da sürükleyici ve canlı bir roman. Tanıtım Metni