2030

Edebiyatın en üretken yazarlarından Fransız olan Philippe Djian, 2030'da alışılmış karakterlerin dünyasında ve haletiruhiyesinden çok da uzaklaşmadan bu kez farklı bir konuyla el atıyor. Küresel salgının tehdidinin altında, distopyaya yaklaşmaya ramak kalmış bir dünyayı tasvir ediyor ve böylesi bir dünyadaki yer, ya da dökümü çalışan altı karakter üzerinden hem keyifli hem de dikkat çekici bir hikaye anlatıyor. Yıl 2030… Saçları örgülü küçük bir küresel ısınmaya ve çevre sorunlarına dikkat çekmek için okul kırıp ülke ülke dolaştığı günler geride kalmıştı, aradan on yılı aşkın bir süre geçmiş. Altı ay süren bunaltıcı yazlar, baştan sona bastıran dondurucu soğuklar, satıcı, orman yangınları, uzun süreli elektrik kesintileri ve daha güzel bakımlardan gerçekliğin yaşamın bir parçası haline dönüşmüş. Çanlar yıllardır çalıyor ama ancak küçük bir azınlık tarafından duyuluyor ya da dikkate alınmıyor. Djian'ın roman kahramanlarını işte böylesi bir atmosferde var olmaya devam ederken buluyoruz. Romanın ana karakterini diyebileceğimiz Greg, karısını ve çocuğunu beş yıl önce bir trafik kazasında kaybetmişti. Kayınbiraderi Anton'a ait, çevrecilerin hedef tahtasında bulunan bir laboratuvarda çalışıyor. Konforlu ve ayrıcalıklı mülkiyeti Anton'a borçludur. Yaşadığı ağır travmayı henüz atlatamamış olan Greg, vicdanı ve çıkarları arasında gidip geliyor. Çevre sorunlarına duyarlı, on dört boyutlu yeğeni Lucie ve onun aracılığıyla tanışıp kısa sürede âşık olduğu çevresel aktivisti Véra sayesinde bakış açısı yavaş yavaş değişmeye başlıyor ancak olaylar öyle bir gelişiyor ki hikâye umulmadık bir finale doğru sürükleniyor. Seda Ağar'ın çevirisiyle sizlerle buluşturduğumuz 2030, bugün bize ve geleceğimize günlük tüm korkularımıza ve endişelerimize ayna oluyor, bizi çok tanıdık bir yakın geleceğe davet ediyor. Tanıtım Metni