21. Yüzyılda Uzay Gücü ve Hava Hâkimiyeti

1957'de Sovyetler Birliği tarafından Sputnik'in fırlatılmasıyla başlayan Uzay Çağı, uluslararası ilişkiler için farklı bir dönemi başlatmıştır. Dünya savaşlarının enkazından henüz çıkan durumlar, bir yandan bolluğun yaralarını sararken diğer taraftan içeriye girmiş yeni düzene uyum sağlamaya çalışmışlardır. Uluslar arasında gerçekleşen uzay yarışında yapılan güç planlamaları, devletleri ileri taşımak için önemli bir beraberlik, göklerde kurulacak olan yeni sistem bulunabilir, uzayı doğru hacim ve gelecekte ortaya çıkacak olanda oluşturulacak hamleleri oluşturmak için son derece gereklidir.21. Yüzyılda Uzay Gücü ve Hava Hâkimiyeti, uzayın sadece askeri operasyonları hakkında cevap vermekte olan ülkelerin dış politikadaki kararlarındaki rollerini inceliyor. Hava ve uzayda konuşlandırılan ve kullanılan silahları sadece askeri olarak değil, dış politikadaki kullanımları açısından analiz etmektedir. Jeopolitik teoriler kapsamında uygulanan havaiyetlerinin hakimiyetlerinin uzaya dağılımını ve özel yeni sistemler neler hizmetlerina da odaklanan eserde, 'Kara ve deniz savaşlarının kendi yöntemleri ile coğrafya şekillenirken, yeni jeopolitik tasarımda uzay, tüm bunlardan kurtulabilir mi?','Küçük adım, insanlık için büyük bir adımdi mi?', 'Büyük güçlerin uzaydaki jeopolitik uygulamaları neler?', 'Hangi ülke hava hakimiyeti konusunda daha önde?', 'Uzay klasik jeopolitiklere ne olacak mı?' gibi birçok güncel uygulamada da cevap aranmaktadır.Tanıtım Metni