Acayip Şeyler Örüyoruz Başımıza

Acayip Şeyler Örüyor Başımıza, kurguyla gerçek arasında, okurun en çok keyif alacağı şeyler doğru sürekli hareket eden bir kitap. Bir türün gereklerini yerine getirmeyi hissetmeden, mümkün olduğunca çok çiçekten topluyor. Kitap; eski bir sahafın, “tozdan yıllanmış kadınlar ile geçmişinden yılmış erkekler”den topladığı kitaplar arasında yer alan 27 farklı günlük paket parçalardan oluşuyor. Ağırlıklı olarak 1950'den 1990'a kadar olan döneme ait bu parçalar günlük sahipleri iç dünyalarını etkileyici bir doğallıkla ortaya koyuyor, akıllarından geçenleri güçlü bir biçimde hissetmemizi sağlıyor. Günlükler aynı zamanda bütün hüzünlü ve komik yanlarıyla, sahip oldukları gündelik hayatlarına geniş bir manzara sunuyor. Bu manzara içine sık sık o günlük popüler kişiler ve olaylar da sızıyor ve bunları günlük yazarlarının olağan hayatlarıyla iç içe geçmiş bir halde okuyoruz. Örneğin: Selahattin Pınar ile Aleko Bacanos arasında oynanan tatlı bir atışmayı; Sülün Osman'ın tövbe ederek bir Tekel Bayii açılışını; Bir bankanın 60'lı yıllarda ilk kez “kompüter” kullanmaya başlamasını; Filiz Akın'ın asistan olarak çıktığı bir kadınların matinesini; Belgin Doruk'un ünlü karavelini; Üst üste fazla Hümeyra dinlemenin yolu açılan bir ruhsal hareketlenmeyi; Can Akbel'in televizyonda yaptığı olağandışı bir anonsu; 74 Dünya Kupası finali; Bir gencin Müjde Ar'la görücü usulde evlenmeyi kaçırmayı; Et Balık mağazalarında bir türlü Halk Salam bulunamayı ya da Macar Sirki'nde gösteri yapan Berber Fil'i… Acayip Şeyler Örüyoruz Başımıza için, "okuyucu tarafından yeniden kurgulanmak üzere, bir romanın pek çok emin olmadığı tatlı bir dağınıklık içinde sunuyor" diyebiliriz. Kitap çok yüksek bir okuma keyfi veriyor ve bunu da okuruna saygıyla başarıyor. Saygı duyuyor, çünkü bir özet eksik eksik tamamlamada hiçbir yazar iyi bir okurun eline su dökemez. Tanıtım Metni