Ağrı Dağı Masalları

Merak içinde şunu sordum: “Kimsin, bu insanların da kim, burada ne işleri var?” Kuş, cevabını verdi: "Ben Nuha. O yaşlı adam Nuh peygamber. O gemideki insanlar ve hayvanlar dışında tufandan kurtulamadı. Günler gemiyi oturtacak bir kara parçası arayacak durdu. Nihayetinde senin göğsünü buldu. Artık canlıların göğsünde dünyada yayılacak ve sen, bütün canlıların tufandan sonraki ilk evi olarak anılacaksın. Ama ben de merak ettim, sen kimsin?" Ona şöyle cevap verdim: "Ben, başı dumanlı, tepesi karlı koca Ağrı Dağı'yım. Bu da bana ayrılan kardeşim, Küçük Dağı Ağrı. İşte o gün, bu gürültülü Nuha kuşu ile yolumuz hiç ayrılmadı." Dünyada her şeyin çekilmesi ve yeni bir düzenin yayılmasında başlıyor, Nuha'nın hikayesi. O iki kız kardeşinin içinde nefretin, mucizevi biçimde sevgiye dönüşmesinin hikâyesi bu. Değil mi ki sevginin kendisi de bir mucizedir zaten. Gelin bu mucizeyi, Ağrı Dağı'nın boyutunda mektuplardan okuyalım: Söylediklerimin hepsi sizin iyiliğiniz içindir. İyi belleyin! İyilikler, güzellikler, sevgiler, merhameti çoğaltın. Kötülükleri ancak o zaman yok edebilirsiniz. Ben, bedenleri arasında. Siz de sizin ve birbirinize inanmanın! Dünya, bu öğütleri dinleyen çocuklarla daha güzel olacak. Ve ben, seni gururla izleyeceğim. Sevgiyle ve umutla büyüyen çocuklarım… Sizi çok seven Ağrı Dağı Tanıtım Metni