Alçaktan Uçan Güvercin

"Yumulu gözleri içinde bir gazel kaçıyordu. Köpekler, ağızları açık ama hiç havlamadan –belki havlıyorlardı da sesler duyulana kadar gelmiyordu– gazelin arkasından koşuyorlardı. Atlı avcılar da vardı, hepsi de tüfekliydiler. Gazel ordan geliyordu atıyordu. Bir kurtuluş aranıyordu; bulurum, bulurum numemişti. (…) Avcılar geliyorlardı, yürüyorlardı; doğrultusunda koşuyorlar, yüzlerini ceylan yırtıcılar, yabanlık gözlerle bakıyorlardı.” Alçaktan Uçan Güvercin, son yılların en çok konuşulan filmlerinden Kurak Günler ve Karanlık Gece'nin bir anlamda başında yer alıyor. Eser, yayınlanmasından hemen sonra, 1981'de senaryolaştırılmış, üç bölümlük bir dizi olarak TRT'de sunulmaktadır. Yedi yaşındaki Menekşe Çalık, ailesinden, Kemaliye'nin Haydarbey köyünün çadırından kaçırılır. Birkaç gün içinde yirmiye yakın erkeğin tecavüzüne uğrar. Oraya doğru sürüklenir, şiddet görüntüleri ve randevuevine satılmak üzere, otobüslerle İstanbul'a götürülürken şüpheli bulan başka bir yolcu tarafından kurtarılır. Tarık Dursun K., Alçaktan Uçan Güvercin'de kimlikleri tek tek saptanan tecavüz ve şiddet başarısızlıklarının yargılama süreçleri Anlatılır. Geri dönüşlerle Menekşe'nin yaşadığı kan dondurucu olaylara da tanıklık ediyoruz. Roma, başarısızların siyasi ve ekonomik güçlerini kullanarak akıllara getirmeye, toplumsal çözülmeyi tüm ayrılıklarıyla gözlerinin önüne serer. Menekşe'den ve adaletten yana olan Cumhuriyet Savcısı Fahri Ergün ise bu vicdanlı, taviz vermeyen tutuklamanın bedelini, dava sürecinin geçmişinin ve özel hayatların gözlerinin önünde serilmesiyle çok ağır tazminattır. Tanıtım Metni