Destek Yayınları
Altıncı Irk
Altıncı Irk
Teslim alım stok durumu yüklenemedi
“NE YANILAN, NE DE GÖZDEN KAÇIRANIM BEN. ÇÖLLERDEKİ KUM TANELERİNİN SAYISINI, GÖKYÜZÜNDEKİ YILDIZLARIN SAYISİNİ BİLENİM!” "Sevgilim, uğruna tapınaklar yapılmayan, adaklar adanmayan, küçümsenmiş ve unutulmuş tanrılar şahidim olsun ki senden bir günden beri ağladım. Bereketli yağmurlara dönüştü, senin güzel zamanlar rengârenk çiçekleri açtırdı kederli gözyaşlarım; sayısız mevsimler boyunca ağladım. Defalarca solup yeniden yeşerdi ağaçlar; ben hemlerde, hem ağlarda ağladım." Antik saatlerde, Yunanistan'ın Delos Adası açıklarında, denizde bir kız çocuğu bulunuyor. Balıkçı Navagos'un sarıp sarmalayıp eve götürüldüğü bu nefes benizli kızda bir gariplik vardır. Hiç konuşmaz, yemez, içmez. Gözleri de tuhaftır. Kızın tuhaf halleri ev halkını korkutur ama adadaki kâhin gerçeği bir bakışta anlanmıştır. Kâhine'ye göre bu kız sıradan biri değil. O, gereklilik sırrı Ananke'dir ve dünyadaki çok önemli şeyler yapmak için gelmiştir. Zamanın başka bir yerinde Adrastia adlı genç bir kadın insanların ve tanrıların hikâyesini yazarken Delos açıklarında bulunan bir kızdan bahsetmektedir. Denizden gelen gök gözlü kız ve her şeyi olması gerektiği gibi yapan kudretli gerçekçi Ananke, romanının baş kahramanıdır. Adrastia yazdıkça, içinde büyüyen karşı konulmaz bir arzu onu romanın geçen adaya, Delos'a çağırmaya başlar. Berrak Yurdakul sizi Olympos'un zirvelerinden Hades'in derinliklerine, bölgedeki dara uzanan 2500 yıllık bir oluşum ortaya çıkıyor. Genç bir kadının kaderi, dünyanın kaderine dönüşürken, Yurdakul insanlığı değişecek gücün yine sadece kadınların içinde yaşadığı süreyi çiziyor... Tanıtım Metni
Paylaşmak
