Aydın Despotizmi

Bu bakıma üç nedenle katlandım; 1) 1986 Türkiyesi'nde, Türkiyeciliğinin liderlerinden, "bilim adamı" kimliği ile ünlü, etkin ve üretken bir Türk aydını, "Türk parası ve roman" karşılığındaki paranın vaat ettiği bir çalıştırma, genç bir yazarın, hemen her kitapçıda bulunabilecek bir yapıtını, Latife Tekin'in Gece Dersleri'ni, yetersiz ya da konum dışında değiştirmeler ve yorumlarla, yapıtta var olanı yok, yok olup olmadığı, kendi tezini doğrulayacağını umduğu ve okurlarının gözlerinin içine baka baka saptırmaktan zerre kadar küçülme duyabiliyor; okurun elinin altında bir yapının böylesine yakışıksız bir saptırma ile yorumlanabilmiş olması, başka bir dilde yazılmışlık, eski basım olma vb. Genç okurlara uzak düşen kitapların aktarımında gözetilen özen hakkında, bilim ahlâkı adına derin endişelere sevk ediliyor. 2) Türkiye'nin neredeyse çöküş bir anormallik geçirmesine, bu cinnetin çıldırmışlıktan nasibini alan tüm hareketler tarafından yeniden değerlendirilmesi, çözümlenmesinin gerekliliğine; olmayacağının varsayılmasının, inkârının yeni ve daha da meş'um dönemleri getirebileceğinden uzaklaşabileceği. 3) İstibdatının yalnızca belirli ve bilinen formalitelerde tekelinde yaşadığı, Türk düşüncesinin muhtelifleştirilmesi köşebaşlarında aydınların "yeni”ye geçişine izin verilen tekellerini korumakla gayreti içinde olduklarında, bu enerjin özgür düşünceleri filizlerinin hoyratça kopart ile sonuçlandırıldığına, gençlerin üzerinde neredeyse sınıfsal hesaplama bir baskı yarattığına göre, Türk düşünce ve yükünü vesayetleri altında çalışırken bütün müstebitlere karşı çıkma umudum. Alev Alatlı/Temmuz, 1986Tanıtım Metni