Berberin Oğlu

"Ölmek üzere olmak ve elinden bir şey gelmeyeceğini bilmek. Babası için o an çok kısa sürmüş olsaydı, bindiği uçak kalkarken, yerden yirmi bilemedin otuz metreye kadar yükselmişken her şey olup bitmişti. Bu olayı hiç irdelemediğini düşünmüştü, sanki bu bildiğini biliyordu ve bilgileri bilmek sadece onun hakkıydı. Annesinin gelen bir felaketti bu, onun kederi ve onun hatıralarıydı. Ellerini gencin yolda gezdirdi. İşaretparmağını şahdamarının üstünde dolaştırdı, ince derinin altından Damardaki kanın zayıf atışı duyuldu. Hiçbir berber parçasına bu şekilde dokunma hakkına sahip olmasa da, genç adam bunun farkında değildi ya da itiraz etmiyordu.” Babası o daha doğmadan önce bir uçağın kazasında ölmüş ve büyük babasının berber dükkânını devralan Simon bir gün, o zamana dek pek üstünde düşünmediği bu kazayı alır ve babasıyla ilgili bilgi toplamaya başlar, ancak edindiği onun bilgi kafasındaki soru işaretlerini azaltmak yerine arttırır. Simon bir yandan geçmişi eşeleyip babasıyla sandığından daha fazla ortak yönün olabileceğini keşfederken, diğer yandan önceki uçak kazasıyla ilgili şaşırtıcı hikayeler gün görünümünden çıkmaya başlıyor. Gerbrand Bakker'ın önceki romanlarından bildiğimiz güçlü anlatımının ve az sözle çok söyleme maharetinin yine parladığı Berberin Oğlu, her şeyden önce bir arayışın romanı: bir oğlunun babasını, bir insanın hayattaki yeri arayışının hikayesi. Tanıtım Metni