Beşinci Çocuk

2007 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Doris Lessing'in imzasını taşıyan Beşinci Çocuk; okurları, derinlere uzanan evrensel korkularıyla yüzleştirirken annelik, normlar, erişimler ve aile ilişkileri üzerine pek zorlu mücadele düşündürüyor.Hiç kimsenin sevmediği, hatta içten içe korkulan için uzak durmayı tercih ettiği olağanüstü olağandışı bir dünyaya sahip olduğu yolda ruhsal olarak odaklanan, onu sevememenin yarattığı suçlulukle anacak bir solukta okuyacaksınız. Filmlere konu olan “şeytani çocuk” imgesini, ustaca kaleme basılarak bir korku, gerilim başyapıtına dönüştürülen Doris Lessing'in, mutlulukla örülmüş aile hayatının nasıl ilmik ilmik çözülüp gittiği resmettiği Beşinci Çocuk; Empati payını tetikleyen hikâyesi ve etkili kurgusuyla okurunu daha ilk sayfalarından avucuna kazanmayı başarıyor. Harriet ve David, geleneksel aile dağılımının kaybettiği bir ülkede, akrabaları bir araya getirdikleri büyük evlerinde dört çocuklarıyla mutlu bir yaşam sürüyor. Dışarıdaki yıkıcı dünyanın etkilerinden uzak, düşledikleri eski moda değerlerine adanmış huzurlu yuvasını geçirdiğila övünen çiftin yaşam, beşinci çocukları Ben'in doğumuyla altüst olur. Harriet, içinden çıkan bu çirkin, iri ve kontrol gücü bebekle birlikte hiç tanımadığı bir karanlıkla ve ummadığı bir toplumsal tepkiyle karşı karşıya kalıyor; bir zamanlar gerçek kıldıkları aile düşü giderek kâbusa dönüşür. Harriet birçok kez uyanmış, Ben'in yarı karanlık sırasında onları seyrettiğini görmüştü. Bahçenin gölgeleri tavanda oynanıyor, koca sıcaklıkların içindekiler hiçlikte gelişirken, depolanırn içinde bütünüyle seçilemeyen bu ifrit çocuk oracıkta dikiliyordu. İnsana ait gibi durmayan o gözler, Harriet'i uykularından uyanıyordu.Tanıtım Metni