Bir Ağacın Günlüğü

"Tristan koymuşlar adımı. Tam üç yüz yaşındayım.İnsanın her çeşidini tanıdım ve bir ömür yerde toplanmıştım.Köklerimin ayrı olarak süzülen ışığın ve başkalarına değen dallarımın haberini postacıdan satın aldığını.Onun gözlerinden, kurtardığın yolda karşıda, yerde yıkılmış bir hâlde gördüm.Doktor Lannes'in iki armut ağacından buldum.Ben en burada varlığım, bir hatıranın yaşadığım yerdeydim.Arada bu bağ ve dostluklar var olabilir mi, Bilmiyorum. Ölümden sonraki yaşamda. ve insanlar da birbirine kavuşur mu?” Üç yüz yaşında olan Tristan, insanların iç içe yaşayabilmeleri uzun yıllar boyunca yaşayabilmeleri, tüm olanları deneyimlemiş bir armut ağacıdır. Sert bir fırtınanın ardından devrildiğinde bilincin, onu toprakla buluşturan köklerinden kurtulup küçük bir yumuşak kendi kütüğüne oyduğu heykele geçilir. Bu süreçte Tristan, geçmişinin gölgeleriyle yüzleşmeye başlar; kurumuş dallarıyla yakılan bir cadı, yanı başında intihar eden genç bir şair ve küçük bir çocuğun ölüm nedeni olan kurşun... Ölümün ardından, var oluşunun en yakın şahidi iki âşığın beraberliklerine devam ederken zihninin derinliklerine doğru bir ölümü çıkar ve o kaçınılmaz sorunun yanıtını arar: “Neden hayattayım?” Bir Ağacın Günlüğü tabiatı, dünya ve insanlardan farklı bir perspektiften, dokunaklı bir dille ele alan benzersiz bir yapıt... Baştan sona bir ağacın dilinden aktarılan bu satırlar, okuyanın değiştirip doğaya yeni bir gözle bakmayı öğreten bir tılsım.Tanıtım Metni