Bir Başka Dünyada

Yaşadığınız kenti terk edip etmediği ilçeye yerleşen ve orada sakin, küçük bir bar işleten Haluk taşrada yoksullukna katlanmanın bir yolu bulma umuduyla ilçe rejiminin yolu tutar. Müfredat dışı ders kitapları, eski marka ansiklopediler ve ucuz romanlardan oluşan yığınların arasında, özel bir köşe keşfeder. Tekdüze ve boğucu günlerine bakım olarak sahiplenilen bu raflardaki kitapların genelinde aynı isme ait bir damga bulunmaktadır: “Avukat Rıfkı Günışık”. Haluk, bu taşra kasabasında böylesi çalışmaların kendi ücretine kazandırılabilmesi için meçhul avukatın hikâyesinin peşine düşer. Yerel bir münevver keşfedilmiş olmuş, bu çoraklıkta zamanızamanında bir alsemender yeşermiş umudunu, ona günlerini yaşayabilmek ve bu hayata katlanabilmek için âdeta bir neden sunmuştur. Ancak büyüsüne kapılan hikâye Haluk'un küçük, sıradan hayata renk katacak idealist aydın Rıfkı Günışık tasavvurunu alaşağı edecek, kendi kökenleri da… İlker Aksoy ikinci romanında kitapların kapsadığı seslendiği, anlatıcının yerini öğrendiği, bilim ve sanatın kadim sorularına kurmacanın oyunbaz teknikleriyle yanıtlayan bir metin ortaya koyuyor. Sanatın bir işlevi var olabilir, idealist öznenin “karakter”le imtihanından kim galip çıkar, insanın varoluşu saf ve iyicil temellere dayanabilir mi? İlker Aksoy, bu sorulara günlük çetin bir sorgulamaya girişiyor. Ölümden Beter Yaşamlar'ın karakterlerini, Rıfkı Günışık'ı, Haluk'u, edebiyatta sürpriz konukları ve hatta yazarlık müessesesinin bizzat kendisi de bu köşe bucak soruşturmaya katarak… Yalnızca burada değil, Bir Başka Dünyada da. Tanıtım Metni