Düşbaz Kitaplar
Bir Porsiyon Sanat
Bir Porsiyon Sanat
Teslim alım stok durumu yüklenemedi
"Bu kitapta yemeğin içinde sanat, sanatın içinde yemek aradık. Zaten onun içinde de bir başkası vardı; biz onu yeniden görmeye çalıştık." Sevgili okur, Lütfen buyurunuz soframıza, bizim Fatma Berber ile Sümeyra Gümrah Teltik öyle güzel bir eser hazırladılar ki sizsiz boğazımızdan geçmedi, hep birlikte bu lezzetlerin tadına varalım, böyle güzel bir damak yolculuğuna çıkalım, insanlığımızın tarihimizi yemek kültürünü üzerinden konuşalım yazar istedik. Yazarlarımız ana malzeme sanatı olarak seçtiler, bir de öyle değerli isimler bu sofraya davet ettiler ki sofra doldu taştı; sinemadan müzikten tiyatroya, resimden mimariye derken kitaplarından, filmlerinden, şarkılarından, oyunlarından, resimlerinden tanıdığımız değerli pek çok isimle aynı sofrada buluşmuş olduk. Konuklarımızın hem kendi ürünlerindeki yemeklerin hikayelerini anlattılar hem de yemek kültürü üzerinden bir toplumsal okuma yaptılar. Aşureyle cazı, menemen ile Kral Lear'ı, sufleyle kalp kırıklıklarını, Harry Potter'daki büyülü yiyecekleri birlikte yapmak bir yana tarhanayı, kahveyi, çayı, çikolatayı, baklavayı, sütlü nuriyeyi, turşuyu, kuru fasulyeyi ve daha pek çok yemeği, ürünü, ürünü sanatsal bilgileri okuyacak, tekrar tanıyacak ve bir daha tatmaksınız. Baştan söyleyelim, bu kitap acıktırıyor. Hem bu lezzetleri yeniden düzenleme işlemlerini hem de kitapta adı geçerek kitabını oku, filmini izle, oyununu izle, eserini yeniden gör... Ziyade olsun. Fatma Berber: Kara komedi tadında gerçek boyutlarda bir yaşam boyunca insanın, sanata tutunması kaçınılmaz oluyor. Sanırım bu başka bir özgeçmişin giriş cümlesi vardı. Aslında şunu demek istedim; kahkaha ve ağrısı nasıl bir aradaysa benim için de ekşi ve tatlı kol kolaydı. San Sebastian Cheesecake ya da yeni keşfettiğim Japon bulutu tadında bir yaşamdı bir nevi. Tatlı rejimine başlarken hafif ekşileşen; sonra yanık kokusu ve ardından nefis bir vanilya tadı… Profiterol ya da browni diyemiyorum çünkü onları çağrıştıran öyle tutkular yaşamadım. Çocukken annemin peşinde onun uzantısıymış gibi dahil olduğum mevlitlerde çıt çıkarmak için küçücük odalarda gözlerim dolanırken zihnimden gerçek dışı şeyler üretirim. Mevlidi başka bir ritimle dinlemeye çalışıyor; Çocukluğumun tel dolaplarının ardına bakar, nasıl bir canavar geleceğini diye hayal ederdim. Zamanın tel dolaplarının arkasında olduğu hayalindeki canavarlar hayat içinde son derece zarif ve insani kılıkta peyda olmuşlar. O nedenle tel dolaplara hiç ihtiyaç kalmadı. Salvador Dali gibi savaş ortasında hıncımı ıspanaktan alamadım belki ama bambaşka savaşlarda sıradışı mücadelelerin ortasında sanata tutundum. Yaşantımdaki sürrealist yolculuklar Dali'ye rahmet okutur cinstendi; onların yolu Anadolu'ya düşsemiş yumurtanın beyazıyla,akıyla, kabuğuyla uğraşmayı görmüş görmüş! Olsun, rengârenk çocukluğumu da yoluma çıkan kılçıkları da seviyorum. Belki Rossini gibi pirince aryalar düzmedim ama risottonun kıvamını ruhunumda aldım. Dere tepe sapaklı yollardan Borges'in çapaklı aralıklarında, aralıkların aralıklarında umutla taşıdığımız mumlarımızı söndürmeye çalıştık. Akşam yemeği yapmakta pek maharetli değildim ekürim Sümeyra gibi ama her şeyin üstünde denediğim farklı tatlılar ve pizzalar yaşamımda iflah olmaz çürümenin ruhumun parçasıydılar. Bu arada aramızda kalsın Sümeyra'nın insanların bol bol yedirip ağızlarını doldurmasının sebebi sinirdeki bulutları dalgalandırıp migrenini azmamaları. O köfteler boş yere darının ağzına tıkılmıyor! Sümeyra Gümrah Teltik: Hayata süt sevgi kelimelerinin sıcağıyla göndermelerle yapıldı, birbirbirinden farklı iki kırması olarak doğmuş bu topraklarda. Hamur işi ve et yemekleriyle İç Anadolu kültürü; insanın dışında onun dışında yemek yapabilme yeteneğine sahip Ege kültürüne sahiptir. Bu iki kişinin beni hepçil olduğunu söylemekten gurur duyuyorum. Uluslararası fuarlarda da saraydaki çeşnicibaşı misali her enteresan ve bilinmeyen yemeği tatmaya yollanan cengâver benim. Bir sanat olayında "Şuna bir bakar mısın? Senin bu yöndeki hislerinin önemli" haber olur mu diye sorulup otomatik olarak hissine başvurulan köşe başı falcısı da benim. Yemeğe ve sanata sığınmak tam göbeğinde yaşadığımız hunhar hayatın acısından gerçekliğinden ve çok değerli Sevin Okyay'ın hakaretlerine lügatimize en nahif kelime olarak kazandırdığı ruh emicilerden sığınmak içindi. Tanıtım Metni
Paylaşmak
