Ürün bilgisine atla
1 / 1

Elma Çocuk

Ankara'nın Parçaları

Ankara'nın Parçaları

Normal fiyat £5.00 GBP
Normal fiyat İndirimli fiyat £5.00 GBP
İndirim Tükendi
Vergiler dahil. Kargo, ödeme sayfasında hesaplanır.

Kültürel Miras Serisi üçüncü kitabıyla Ankara'da soluklanıyor. Bu kez ülkemizin başkenti, Anadolu medeniyetlerine ev sahipliği yapmış, dünya bilgesi Ankara'da yol alıyoruz. Pelin Güneş'in esprili diliyle bize tanıttığı Ankara'yı bisikletlerimizle dolaşıyoruz. Unutulmaz lezzetiyle, tarihi yapıları ve medeniyetleriyle... *** Ali ve ailesi Ankara'nın eski semtlerinden birine taşınırlar. Ali önceleri buraya bir türlü alışamaz; ancak zamanla Kaleiçi'nin dar sokaklarından birinde, üç katlı, bahçeli bir evde başlayan bu yeni hayatın tadını çıkarmaya başlar. Tarihi surları, küçük el sanatları dükkânları, kahvehaneleri, antikacıları ve hatta birçok müzesiyle Ankara'nın mahalle hayatını deneyimleyebileceğiniz sıra dışı bir semtidir burası. Ali artık gri bisikletiyle Ankara Kalesi'nin prensidir ve şehrin eski sokakları onun emri altındadır. Sonra aniden aklına bir fikir gelir. Yeni semtinde arkadaşlarıyla bir iş kurmaya karar verir. Ama önce yaşlı şehir Ankara'ya karışmaları, onu dinlemeleri ve biraz da sandıklarını aramaları gerek. Tema: Mekan ve zamanda nerede olduğumuz Kavramlar ve Anahtar Kelimeler: BİREY VE TOPLUM, dostluk, ZAMAN VE MEKÂN, araştırma, gözlem, keşif, kültürel miras, şehir planlama, İLETİŞİM, girişimcilik, MİLLİ KÜLTÜRÜMÜZ, müze, kişisel miras Tutum ve Değerler: Kıymet takdiri, işbirliği, istekli olma, merak, güven, özdenetim, saygı, sevgi, sorumluluk Profil Özellikleri: Araştıran, şefkatli, düşünceli KİTAPTAN Babam yol boyunca "Aralık ortasındaki bu taşınma da nereden çıktı?" diye homurdandı. Annemin bulduğu yeni evimizin konumu ne babamı ne de beni mutlu etti. Geçtiğimiz dar sokaklar, bakımsız, bakımsız evler babamı daha da kızdırıyordu, annemi ısrarla vazgeçirmeye çalışıyordu: “Bak canım, seni anlıyorum, burası için elinden geleni yapmaya çalışıyorsun. Bu senin işin, tamam, buna katılıyorum ama burada yaşamak zorunda değiliz değil mi?” “Kaç kere konuştuk Orhan... Eğer bu projeyi doğru düzgün yapmak istiyorsam burada yaşamak zorundayım. Buradaki hayatı bütün sorunlarıyla, üzüntüleriyle, sevinçleriyle yaşamak zorundayım.” Aylardır benzer şeyler dinliyordum. On bir yaşındayım. Doğduğumdan beri aynı şehirde yaşıyorum ama Ankara’nın bu tarafına hiç gelmemiştim. Etrafıma bakıp anneme “Bu köyün adı ne anne?” diye sorduğumda, annemin garip bakışları önce bana sonra babama döndü. Başını sallayarak, “Görüyorsun ya, bizim büyüttüğümüz çocuk, yaşadığı şehrin kalbinin uzak bir köy olduğunu sanıyor. Böyle mi gidelim?” dedi. Babam kayıtsızca omuz silkti: “Önünde çok zaman var, büyüyünce öğrenir.” Annem ikna olmazdı: “Bu proje sadece iki yıl sürecek, bin kere söyledim. Bu süre zarfında burada yaşayıp projeyi takip etmem gerekiyor. Bittiğinde eminim burada kalmak isteyeceksin. Daha fazla tartışmayalım, çocuk da üşüdü,” dedi, boynumdaki atkıyı bir kez daha burnuma kadar çekiştirerek. *** “Yaşadığımız şehirde kimlerin yaşadığını ve ne yaptıklarını merak etmiyor musun?” “Hititler, Frigler, Sümerler vs… Bugün müzede savaş aletlerini gördüm. Sonra bazı ev aletleri, kil tabletler, duvar resimleri vardı; kızlar takıları çok sevdi. Kaprisli şeyler.” Babam “kaprisli” sözcüğüme kıkırdadı. Gazeteden sonra tabii. "Anadolu Medeniyetleri Müzesi sadece Ankara'da var, biliyorsunuz. O bölgede yaşamış medeniyetlere ait eserler diğer şehirlerdeki müzelerde de sergileniyor. Gaziantep, Hatay ve Antalya müzeleri bu açıdan çok zengin. Elbette sadece müzeler değil, yüzyıllar öncesinden kalma kaleler, köprüler, binalar ve hatta sokaklar da şehrin tarihini anlatıyor." "Ankara'da başka neler var?" dedim. "Söyle." Düşündüm de düşündüm de pek bir şey bulamadım. “Atakule, Meclis, Anıtkabir, eee…” “Bunlar bugünün yapıları, daha eskileri de var. Hepsi bize şehrin tarihi hakkında bilgi veriyor. Ankara çok özel bir şehir. Cumhuriyet burada kuruldu; Ankara yeni ülkenin model şehri oldu. Başkent olarak seçilmesinin birçok nedeni var. Bunlardan biri de bugüne kadar on yedi medeniyete ev sahipliği yapmış olması. Maalesef bunlardan günümüze çok azı kalmış. Günümüze ulaşan eserler çoğunlukla cumhuriyetin ilk döneminde yapılmış olanlardır. Mesela ilk meclis binası şu anda Kurtuluş Savaşı Müzesi. Devlet Resim ve Heykel Müzesi, Opera binası, bazı banka binaları bu dönemden. Selçuklu döneminden hanlar, konaklar, camiler ve hamamlar var; Çengel Hanı ve Pirinç Hanı'nı hatırlarsınız herhalde. Sıhhiye Meydanı'ndaki Güneş Kursu denilen bronz heykeli bilirsiniz değil mi? Bir Hitit eserinin kopyası olan anıttır. Aynı zamanda Ankara'nın sembollerinden biridir.” Tanıtım Metni

Tüm ayrıntıları görüntüle