Bizans ve Müslüman Türk Anadolu'nun Doğuşu (1040-1130)

Selçuklu Türklerinin Anadolu'ya gelişi, modern Türk ulusal kimliğinin vazgeçilmez bir parçası oluşur. Öte yandan, Batı'da Avrupalı ​​ulusların oluşumu ve Yakın Doğu'nun konuştuğu ile ilgili tartışmalara Anadolu Türkleri nadiren dahil edilir. Türklerin Küçük Asya'ya bölünmesi, bir tarafta gruplar ve göçebe gruplar, diğer tarafta farklı dinsel ve etnik topluluklar arasında bir çatışmanın sonucu olarak birleştirilmesi. Bu kitapta iki temel artığının yer aldığı alternatif bir anlatı öne çıkıyor. İlk olarak Konstantinopolis ve Kahire, Anadolu topraklarının büyük bir kısmıyla Bizans-Müslüman sınır bölgeleri üzerinde mevcutlar kayboluyor; İkincisi, doğmakta olan Selçuklu Sultanlığı'nın bir stratejisi olarak onların yerini almada başarısız oldu. Bu dönemde hem Bizans Anadolu'sunda hem de İslam'ın kalbinin toplandığı yerel seçkinlerle bölgesel güçler siyasal otoriteyi ellerine dayanmaları gibi, bitip çöküşyen bir iktidar mücadelesine giriştiler. Türk savaşçı birliklerindeki söz konusu süreç; bunların akınları ve fetihler nedeniyle değil, önceden var olan toplumsal ağlara katılmaları sayesinde hızla önemli bir rol üstlendiler. İdari araçlarla yerel kaynaklardan yararlanarak yerel yöneticilerin ve tebalarının rızasını elde ettiler. Ayrıca daha büyük bölgesel birimlere evrilecek olan beyliklerin nüvelerini oluşturdular. Dolayısıyla, değişimin itici gücü Bizanslıların gerilemesi veya Türklerin zaferinde değil, bu iki âlem arasında etkili etkileşimde aramak gerekir. Tanıtım Metni