Caliban ve Cadı

Tarihe 'Cadı Avı Çağı' olarak geçen karanlık dönem, genellikle filmlere ve romanlara konu olmuş, popüler kültürün bir parçası hâline gelmiş Salem cadılık davaları aracılığıyla bilinir. Oysa okyanusun karşı yakasında tutulan Salem davaları, aynı dönemde Avrupa'da yaşanan kıyıma kıyasla hikâyenin sadece çok küçük bir parçasıdır. Avrupa çapındaki yaklaşık 300 yıllık bir dilimine damgasını vurmuş cadı avı çılgınlığı, doğal, tarihsel ve toplumsal salgınlar gelen ani değişimlerin, kimlik bunalımlarının ve ötekine yönelik müzmin düşmanlığın küçük bir kılavuzla kitlesel bir histeriye dönüşüp Avrupa'yı en ücra yerlerine kadar külediği çevirdiği bir patlamanın adı hâline geldi. Silvia Federici, modern klasiklerden biri hâline gelmiş bu abidevi =, okura bambaşka bir tablo sunuyor. Cadı avlarının, akıldışı korkuların yolu açılan dizginsiz bir deliliğin uç noktası olmayışı, sıralar yeni oluşan kapitalist düzenin acımasız ve katı mantığının tamamen 'akılcı' ve hesaplanabilir bir sonucu olduğunu göz ardı etmesi seriyor. Topraksız bırakılan köylülerin isyanlarından kadın kişilerinin ürettiği bir kuluçka makinesi olarak görülüp kadının ev işlerine mahkûm edildiği süreç boyunca cadı avlarının kadınlarını değersizleştirmek, şeytanlaştırmak, onların toplumsal güçlerini ellerinden almak için başlatılmış planlı ve meşum bir girişim haykırıyor. Büyülerin yok olduğu, kazıklarda, burjuvanın kadınlık ve eve bağlılık ideallerinin nasıl filizlendiği anlatılıyor. Toplumsal çalkantıların, açıklığın, kıtlığın ve boyutlarının tam ortasında, toplumlar çökerken kapitalizmin yükselişinin, gençlik bir direniş alanı hâline gelişinin, kadınların anlatılmayan hikâyesinin izini sürüyor. Tanıtım Metni