Çığ Serpintileri

Bir kolundan emperyalist Batı'nın, bir kolundan çıkışı Doğu'nun çekiştirdiği, baş ağrısı bir türlü dinmeyen ülkedir Türkiye. 70'li yıllardan kısa ömürlü, yamalı hükümetlerden, geveze siyasetçilerinden, yaptırım gücünden mahrum bırakılmış Meclis'inden bıkıp kullanılmış, bunanalmış bir halk. Kemalizm'i törpülemeye çalışan "masum öğrenci talebi" diye başlayan, üniversitelere musallat olan sağcı-solcu, falancacı-fılancacı çatışmaları, çalkantıları, huzursuzluğu. Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencisi Mera ile Hukuk Fakültesi öğrencisi Gündüz'ün bu toz duman günleri içinde filizlenen aşkları, Yunanistan'da ayrılmak Norveç'te hüsranla birlikte yirmi beş yıllık ayrılıkları. Ülkenin aklını başına getirmek, halkın çenesini kilitlemek için ikide bir illa da gerekli cunta. Türk halkına henüz gelmeyen demokrasiyi bir gecede türlerin yutması, gençlerin çil gibi dağılıp ziyan olması kaderidir, sabridir bu coğrafyanın. Büyük çığın çok uzaklara sıçrayan serpintilerinin zerresidir, Türk vatandaşlığından kaybedilen Gündüz'ün gurbet ellerinde yüreğine işleyen vatan ve aşk özlemi. Daha üniversiteye başlayan gün Dışişleri Bakanlığı bünyesinde çalışmayı amaç edinmiş Mera'nın, tüm donanıma rağmen geri tepen başvuru dilekçelerinin sunduğu hayal uygulamaları ve ders programında kalan çabası, "Komünistler Moskova'ya" naraları arasında sevmediği bir işe alma zorunluluğunun kabul edilmesi, öğrencilik yıllarındaki olaylarına katılmasının bedeli. Bitip soyu tükenen genç kız özlemi, yürek acıtan aşkı, yalnız yaşamı, gelecekteki karşılığı içinde bunalırken, babasız bir evlat fikrine saplanmanın sonunda tüm tabuları yıkıp İsveçli Lars'la olan sahte birlikteliği, sahte aşkının getirleri, götürüleri. Norveç'in nefis coğrafyasında, Oslo'nun gizemli beyaz gecelerinde, Bergen'in soluk kesen doğasında aşkını bulmak için bulmak için çırpınan orta yaşlı bir kadındır artık Mera. Tanıtım Metni