Cinsiyetlendirilmiş Bedenler

Cinsiyetler gerçekten biyolojik, karakteristik, 'doğal' şeyler midir? Yoksa toplumsal olarak geleneksel, kültürel üretimin vetoplumsal cinsiyet normlarının şekillendirdiği ürünler meyvesi midir? Doğumhanenin önünde (ya da nadiren de olsa içinde)bekleyen yakınları ve Resminin sunduğu hayal edin: “Kız/erkek oldu!” Bu söz aslında bir gerçeğin ifadesi değil, 'kızlaşma/erkekleşme' (yani cinsiyetlendirme) sürecini başlatan bir edimdir. Böylece erkek ve kadın arasında algılanan ve aşılanan farklılıklara dayanan bir süreç başlar. Kısacası beden, anlatım olarak inşa edilen bir anlamlandırma pratiğinde değildir mi? Bu kitap, Butler'ın parçalarını kuramsal ve ileriye dönük olarak belirli bir bağlama yerleştirir. Yazar bizim Butler düşüncelerinin evrimini hayranlık verici bir üslupla sunar: Hegelci kökenlerinden başlayarak, Freud ve Lacan'ın psikanalizine, Austin'insöz edimleri kuramına neler olduğunu ele alır. Kojève, Hyppolite, Althusser, Sartre, Foucault ve Derrida okumalarını,bunların teorisinin oluşumundaki sıcaklık ve bu düşünürlerle hesaplaşmasını ortaya koyar. Kısacası fenomenolojiden 'kadınlık'durumuna kadar Butler düşüncesinin izini sürüyor. Butler'ın Simone de Beauvoir okuması, Nussbaum ve Fraser'ın kendisineyönelttiği eleştiriler de yine kısaca bu kitapta ele alınan konulardır.Politik felsefe, dil ve psikanalizin, teorisinin oluşumundaki yerinde, özne, performans, kimlik ve ötekikavramlarının eleştirel bir bakışla ele aldığı bu eser, Butler'ın bakışına ve kuir teorisiye giriş niteliğindedir.Tanıtım Metni