Çitlerin Olmadığı

Türkiye'de cezaevlerinin tarihi baskı ve zor kadar direnişlerin tarihidir. 2000'de gerçekleşen 19 Katliamı ve Ölüm Orucu Direnişi bu iki dünyanın karşılaştırmasıya çarpıştığı, sonuçları ve sonuçlarının depolandığı aralıktaki bir sayısal kesit; Lale Çolak ise insanca bir yaşam için büyümei ölüm verisi üzerine kararlılıkla yıllarca devrimciden biridir.Kavganın şehri İstanbul sokaklarını zihinsel yolculuklarla tabana kuvvet adımlayan, çiçeklerin biletleri, kayıtlı tüm renklerini sansürlenmiş sayfalara bezeyerek şehirden ulaştıran, bilime, edebiyata, müziğine ama ille de şiire tutkun, yaşama ölesiye bağlı bu genç mektupları, ceberrut'un neydennın da veriyor. İdeallerinden şüphe duymayan, kararlı, ama bir o kadar da neşeli, mavracı, bitkileri ve öğretmeye olan sonsuz merakıyla Lale Çolak; fiziki koşullarının çok ötesinde, zamanları, duvarları, sınırları aşan, Çitlerin Olmadığı bir dünya inceleyin bitimsiz ufkunu yansıttığı satır en karanlık zihinsellerde dahi güneş açtırıyor.Ümraniye Cezaevi'nde yaşadığı operasyonun ardından önce Açlık Grevi sonrasında ise Ölüm Orucu Direnişi'nin sıra neferlerinden Lale Çolak'ın neredeyse yerde olduğu güne kadar kaleme aldığı, yaşamlarının parçalarıyla, anladığı şeylerle, bazen, deni kaybedenenlerle aynı zamanda Direncin detaylı bir kroniği taşınmıştır. Hücrelere sokularak seslere boğulmaya çalışılan "içeridekiler", fiziki özgürlük yanılsamasıyla hücreleşmiş yaşamlarda boğulan "dışarıdakilere" yıllar sonra bile nefes aldırıyor.Tanıtım Metni