Demirciler ve Simyacılar

Dinler döneminde süt ürünleriyle korunan Mircea Eliade tüm yaşam boyunca simyayla âdeta büyümüştür. Bu kitap da buna tanıklık ediyor: Eliade, simyanın coğrafyasında kimyanın habercisi olan ve tarihin karanlıklarına açılan bir olgu değil, müspet ve dikkate alınan kültürel bir olgu olduğunu gösteriyor. Simya, minerallerin kutsal bir niteliğe büründüğü geleneksel toplumların inançlarında kök salar. Cevherler, embriyolar gibi, Toprağın karnında “çoğalırlar;” Meteroitlerden çıkan demirin büyüsel bir yanı vardır, çünkü göklerden gelir… Cevheri işleyen demirci,lerde simyacı gibi, Doğanın gizli hedeflerine hizmet eder: Evrenin gizli gizli açığa vuran bir âyin eder. Afrika, Yunan, Hint ve Çin efsanelerini araştıran Eliade, kutsala günlük geçmişi insanlık için evrensel ve insanı şekillendiren en önemli benzersiz olarak görüyor; Bu deneyimi, dünyanın varlığını veren. Bu açıdan bakıldığında, Demirciler ve Simyacılar bu büyük düşündükleri ve ürünleri kusursuz bir şekilde giriş yapmaları için ayrıldılar. Tanıtım Metni