Denizi Yitiren Denizci

Marguerite Yourcenar'ın İnce, bıçak ağzı gibi dondurucu bir kusursuzlukta, diye tanımladığı Denizi Yitiren Denizci, çıkışıi şiirsel bir anlatımla bütünleştirici, benzersiz bir kitaptır. Kusursuz arınma, ancak yaşam kanla yazılan bir şiir dizesine dönüştürülerek mümkündür, diyen Mişima bu kitapla alınmış örneklenmiş olur. Mişima'nın en etkileyici eserlerinden biri olan kitap soğukkanlı yöntemlerle ustalıkla anlatılırken, hiç şüphesiz yazarın çocukluğunda bilinçaltını etkilemiş baskıları da yansıtır. Roman, dul bir kadın, üç yaşındaki oğlu Noboru ve kadının ikinci eşi olan denizciliğin öyküsünü anlatıyor. Yaşıtlarıyla bir çete kuran Noboru, ilk tanıdığında denizler fatihi bir kahraman olarak gördüğü denizcinin annesiyle evlenerek sıradan birine dönüşmesinin şokunu atlatamaz. Rakuyo'nun varlığıyla bütünleşmiş olan bu adam, geminin parçası olan bu adam, kendini o güzel bütünden kopmuş, kendi istekleriyle düşlerinden gemileri ve denizi silip atmıştı. Noboru, tatil boyunca Ryuji'nin yanından ayrılmamış ve denizle ilgili hikayeler dinleyerek, başkalarının hiç bilemeyecekleri denizcilik bilgilerini öğrenmişti. Ama onun istediği, bu bilgiler değil, günün denizciliğinin hikâyesini yarıda keserek, yeniden denize dönerken geride bırakacağı mavi su damlalarıydı. Deniz, gemiler ve okyanus seferlerinin hayali ancak bu mavi damlalarda var oluyordu. Tanıtım Metni