Derin Merhamet

Meriç, bazen durgunlaşıp bazen hırçınlaşan bir tuhaf adam. İçine giren her şeyi boğmak istiyor o. Akıntısında, sürekli başka biri olmak istemek de kimin olduğunu bilmenin öfkesi… Dibinde, yerinde durmayan ağır mı ağır taşlar… Adı geçen nehir hayatı, o ise ölümün denizlere taşınması. Selim Erdoğan, yeni romanı Derin Merhamet'te okuru kolay, kolay unutulmayacak bir karakterle tanışırken, insanın psikolojisinin karanlık dehlizlerine indirip yolunu kaybediyor. Edebiyatımızda örneğine pek rastlanmayan bir seri katilin hikâyesini anlatan Derin Merhamet, uzun süre size ait olacak bir roman. "Koridordaki çantanı alıp evin karanlık, karanlık cennetine girdi. Tavandaki spotların ikisi yan, ikisi raflı aydınlatıyordu. Eli, raflardaki tekli paralar, kırmızı bir kemer, camı kırık bir cep telefonu, kırmızı bir oyuncak bebek, pembe paralı bir ucuz bir kol saati, yeşil çerçeveli bir çocuk gözleri üzerinde dolaştı. Her bir parça, pek çok insanın bildiği bir haz yoktun üç boyutlu fotoğrafıydı. Her bir nesnenin kendi kontrolü sona eren hayatların ruhlarının hapsedildiği, bu yüzden pırıltılı, canlı muhteşem heykeller, taparcasına sevdiği sevgilileri, evrenin ona hediyeleriydi. Tanıtım Metni