Derrida İstanbul'da

Bu kitap, ne sıradan bir giriş kitabı ne de bir şeyler kitabıdır. Bir filozofun çağa tanıklığının, kendi zamanından ve bulunduğu yerden felsefe yapmaması, bu coğrafyanın bulunduğu yer alan siyasetlerle felsefece hesaplaşmanın ürünüdür. Felsefeci filozofun biyografilerine ve ehlileştirilmiş felsefeye dahil edilmeye karşı, hem suya hem de sabuna dokunan özgün bir bakış açısı sunuyor. Kitap üçlü bir yapıda, sistemde iki soruna izin veriyor: “Derrida sağlıklı adalet, yasa ve ötekine nasıl bir bakış açısı sağlar?” Bu teorik temel ile gelişmeler “Yeni Türkiye'nin yapısökümüz bize ne diyor?” Ama hepsi tek bir soruda özetlenebilir: “Yaşamı felsefe yoluyla nasıl yeniden kurabiliriz?” Kolektif bir biçim deneyimiyle yaşadığımız sorunları Derrida ile birlikte, ondan öğrendiklerimizle düşünme denemesi bu kitap. Kendi durumumuzun ve deneyimimizden yola çıkarak bağışlamayı, ana dilde eğitim, zorunlu din eğitimini, sorumluluğun 'ödev üstü' olduğunu, Avrupa'yı ve İslamofobiyi, geleneksel cinsiyet normlarını, antroposen kazandığı etiği kısacası hayvan, tanrının ve egemeni Derrida'nın ile düşünmesidir.Tanıtım Metni