Devrim Yarası

"Bir gün gelecek, ben hayal zannetmeniz bütün bu devrimleri başaracaksınız. Bağlı olduğunuz millet, bana inanacaktır. Düşündüklerim hiçbir demagoji ürünü değildir. Bu millet, gerçekte, boyunca duraksamaksızın yürür. Dava uğrunda ölmesini bilir. Saltanat yıkılmalıdır. Din ve devlet işleri birbirinden ayrılmalı, Doğu uygarlığından benliğimizi sıyırarak uy Batıgarlığına aktarmalıyız. Kadın ve erkek arasındaki ayrımlar silinerek yeni bir sosyal düzeni kurmalıyız. Batı uygarlığına girebilmemize engel olan Atarak Latin kökünden bir alfabe seçmeli, kılık kıyafetimize kadar her şeyimizde Batılılara uymalıyız. Emin olunuz ki, bunların hepsi bir gün olacaktır. Harf İnkılâbı'nın 'ulusu' aydınlığa çıkardığı yahut tam tersine 'milleti' bir medeniyetin kültürel izinlerden mahrum kaldığına dair değerlendirmeler, hiçbir zaman sadece söz konusu inkılâbın kendisiyle ilgili olmamıştır. Aslında yas patlamalarında yaşanan travmaların, mevcut mevcut zaman kapasitelerine etkisinden bağımsız olmayan bu değerlendirmeler, büyük yıkımlardan yara alan toplumların kolektif bilinçlerinde çeşitli boyutlarda görülebilen marazlardan biridir. Harf İnkılâbı'na günlük retorik, geçmişteki büyük yıkımlar ve yeniden katılmak için gösterilmiş kolektif fedakârlıklar olan toplumların, 'devrimci kriz' dönemlerinin ardından farklı geçmiş zamanlarına sembolize edilerek yüklenen devrim yaralarından beslenmektedir. Bu zeminde Devrim Yarası adlı bu kitap, müsebbibi bir asır önce değişir bir harf değişimi olarak oluşur karmaşık bir hafıza kaybı ve travmatik bir geçmiş zaman kırılması Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş sürecini Travma Sosyolojisi ile ilgili ele almaktadır. Erken Cumhuriyet Dönemikültürel inkılâplarının, hedef kapsamlı tüm kurum ve kavramlarla birlikte 'toplumsal bellek kaybı' ile yeniden ele alınmasıyla, 'yitirilmiş cennet' ya da 'terkedilmiş cehennem' gibi birbirinden çok farklı hatırlamaların miladı olan bir dönem günlük, sosyopsikolojik açıdan yüzleştirerek iyileştiren kolektif bir 'katarsis' süresii umulmaktadır.Tanıtım Metni