Edebiyatımızda Bireyselleşme Serüveni

Edebiyatın sahiden yansıtır mı? Bir topluma edebiyata bakıp, o toplumda yaşayan bireyleri anlayabilir miyiz? Edebiyat ne olursa olsun toplumun tamamı ve aynasıdır? Edebiyat metinlerini çözümlemek, metinleri mi daha iyi anlamamızı sağlar, yoksa bu metinlerin içinden çıkanlar mı daha iyi anlamaya yarar? Edebiyatla toplumbilim nerede, nasıl kesişir? Bir hastalığın sonucunda ortaya çıkan psikolojileri, dünyaya bakışları zaman içinde nasıl değişir? Kadınlardaki değişimlerin parçaları paralel mi gider, yoksa farklı farklı mı oluyor? Bu değişimleri edebiyat metinlerini inceleyerek izleyebilir misiniz? Edebiyatımızda Bireyselleşme Serüveni işte bu sorulardan yola çıkılarak hazırlanmış bir çalışma. Kitapta, 20. yy'da yazılmış otuz roman inceleniyor. Beşi kadın yazarların romanlarından, beşi de erkek yazarların romanlarına. Araştırma, FatınaAliye'den Ayfer Tunç'a ve Hüseyin Rahmi Gürpınar'dan Ahmet Ümit'e uzanan bir birleşme gerçekleşiyor. Romanı teker teker ele alınıyor, kadın yazarların kadın kahramanlarıyla, erkek yazarların erkek kahramanları çözümleniyor. Çözümlemelerin ana konusu bireyselleşmek. Önce bireyselleşmenin dinamikleri açıklanıyor. Daha sonra tüm kadın ve erkek kahramanlara bir anket uygulanıyor. Bu anketler aracılığıyla, bu kahramanların, kendi hayatları hakkında karar verme, başka bireylerle ve toplumla ilişki kurma, kendi kendileriyle hesaplaşma gibi alanlarda nasıl davrandıkları ortaya çıkıyor. Bu arada kadın kahramanlarla erkek kahramanlar arasında bazı farklar olduğu da gözlemleniyor. Kitabın ilginç yanlarından biri de, yüzyıl boyunca kahramanların biriktirdikleri dönüşümleri sergilemesi. Özellikle kadın kahramanların, önce somut toplumsal başarıları peşinde koşarken, daha evrensel sorunlara yöneldikleri ortaya çıkıyor. Erkek kahramanların varoluşsal bakış açıları ise farklı aşamalardan geçiyor. Tanıtım Metni