Eğitim Bilimleri Felsefesi

Türkiye'de eğitim bilimleri, kendi üzerine düşünme ve kendine ilişkin bilgi üretme çabasını, diğer sosyal bilim dallarına göre daha fazla gösterme eğilimiyle karşı karşıyadır. Aksi takdirde, eğitim bilimcilerinin toplumsal olarak gereksizleşeceklerinin ve bir eğitim fakültesinin küçük bir anabilim dalında “unutulmuş bir tanrının oğlu benleri olarak anlamsız ayinleriyle vakit öldürmeye mahkûm olacaklarının” bilincinde olmalıdırlar. Bu kitap her şeyden önce, doğru bilgileri, tüm doğru bilgileri ve genel olası tüm soruların iddiasında bulunmaksızın, eğitim bilimlerinin ne'liği ve eğitim bilimci kimliğine ilişkin bir soru sorma ve soru sormaya yeltenme denemesi ve davetidir. Bu davete icabet etmek, önemi ve gerekliliği her geçen gün daha da artan bu disiplinin ve kişiliğinin kurban edildiği “sükût suikasti”ne suç ortaklığı yapmak üzere ortaya çıkacak. Dileriz bu kitap, genel olarak akademide hükmünü sürdüren ama eğitim bilimcilerinde kronikleşen suskunluk sarmalını yaran bir çığlık olur. Weber'in vurguladığı gibi, "[t]amamlanıp insanlığa sunulmuş bir bilimsel eserden beklenen şey, artık yeni incelemelere hizmet verilmesidir. Çünkü onun bilimsel eseri, aşılmak ve arkadaş olarak bırakılmak içindir." Eğitim bilimleri üzerine yeni sorular sorarak bu kitabı aşıp arkadaş bırakan bir çalışma tez vakitte kazanmayı, ama o vakte dek kitabımızın, harcama ve yakıcılığını giderek daha fazla hissettiren eğitim bilimleri üzerine felsefe düşünme ihtiyacını bir nebze de olsa gidermesini sağlar.Tanıtım Metni