En Güzele Yürümek “Mihenk Taşı Düşünceler”

aşamalı olarak beklediğimiz, beklediğimiz, hayal ettiğimiz, kurguladığımız gibi sürmez yaşam. Normal koşullar altında (NŞA) denklemlerimizi kuramayız, fizik-kimya formülü gibi. Onun neşesi, üzüntüsü, sevinci, başarısı ve diğer sıra olumsuzluklara hazır ve hazırlıklı olmalıyız. “Yaşam Merdiveni”nde yol alırken, “Yaşam Donanımları”mızla kervanımızı dizebiliyorsak; “En güzele yürümek” aşk ve arzuyla, farklı sevdalarla, yaşamımızı her yönüyle daha anlamlı bir şekilde çıkarabiliriz. Thomas Huxley'in; “Büyük bir gelişme; güzelim bir hipotezin, çirkin bir gerçek tarafından uygulanır” sözü, idealist insanların çabasının ne kadar önemli ve gerekli olduğunu haykırmaktadır. Elimizdeki harita gerçek olabilir ama, bizi gerçekten en güzele, en doğruya, en kalıcı olana doğru yürütecek mi? Güzergâh doğru olsa da gittiğimiz yerde umduğumuzu bulabilir miyiz? İşte bu çetrefilli soru ve sorgularla yaşamı sürdürmekteyiz. Her şeyin benlik besini ve haz nesnesine/objesine/ögesine dönüştüğü bir zaman diliminde; gerçek ve hakikat arayışları beyhude bir uğraşı olarak algılanmaktadır. Aslındaki; “ideal yıldızlara benzer, onlara hiçbir zaman ulaşamayacaksınız ama denizciler gibi onlara göre yönümüzü belirleyebiliriz” Seffurz'un Bu sözü bir maaşlık abidesi gibi umudumuzu artırmaktadır. Sorgusuz tarafgir olma, yamanma, özdeşleşme, şartsız kabullenme ile karşı karşıya kalmamalı bireyler. Tüm hürriyetlerini coşkuyla, tüm birliktelik/dayanışma/yardımlaşma/paylaşma da özveri ve aşkla yaşayanların oluşturduğu üst kimliktir büyük bir millet olmaktır. “Gemiyi yüzdüren de, batıran da sudur” Çin atasözü ise bize mesafe/tedbirli/planlı olmayı öğütlüyor. Umarım anlatımlarım okurlara kış güneşi ve yaz serinliği açısından olumlu katkı sağlar. Ancak güzel düşünceler ve eylemlerle, evrensel bütünlüğe katkımız olabilir. Goethe'nin “Karşı gelip tartışanlar, bir ara şunu düşünmeli: Her dil, her anlatımı herkes için 'anlaşılır' değildir” sözü de bize fikir ve tercihlerin farklılığını kabullenmeyi öğütlemektedir. Sadi-i Şirazi'nin, "ayıp/hata arayan göz, hüner göremez" sözü; Okuma, anlama ve algılama anlayışımıza de bir ölçü olmalı değil mi? Bir bilgeye dünyada en çok kimi sevdiği sorulunca, terzisini söyler diyor. Şaşkınlıkla karşılayanlara ise şu cevap verir: "Çünkü her buluştuğumuzda benim görebildiğim yeniden alır, eskisini çöpe atar. Ancak başka ne yapıyor? Bir kezmda hüküm - kanaatler, ölene kadar hep aynı modellerla, ölene kadar hep aynı modellerla. gün önceki tahlil raporlarını kabul etmeyip tekrar tahlil istiyor. Bu nedenle değişime açık olmalı ve bunu da herkesin hakkı olduğunu kabullenmeliyiz. Farklı bölümlerden oluşan bu kitabımda, istediğiniz yerden okumaya başlayabilirsiniz. Kitap inceleme yazılarım; aynı zamanda bir düşünce anlatımlarıdır. Buradaki vurgular, kitabın diğer bölümlerinde yoktur. Bu tohumların gönül bahçenizi daha verimli ve sevimli bir gülistana çevirmesini dilerim. Bazı sözler/anlatımlar; ham ve hammadde olarak sunulur. Dinleyen/okuyan gönlünde ve gönlünce pişirsin diye. Mumu kandile dönüştürmek gibi bir şey.Toplumsal fayda idealiyle üreten, sosyal bilinci yüksek, evrensel ortak değerlere inanan, bütünüyle çoğalması dileğiyle; hoşça kalın, kısıtlamalarla kalın, sevgiyle ve kitapla kalın. Hazırsanız yürüyüşümüz başlıyor, iyi yolculuklar. Tanıtım Metni