Erkek Adalet Kıskacında Kadınlar: Örselenmiş Kadın Sendromu ve Feminist Kriminoloji

Neredeyse düne kadar normal görülen kadınlara yönelik feministlerce deşifre edilerek suç artırılıyor ve bu şiddete yönelik kamusal müdahaleye yönelik talep çağrısı, bugün toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanamadığı devreyi tam olarak bulamadı. Toplum tarafından güvenli addilen evler içinde sistematik şiddete ve eziyete maruz kalan kadınlara, tarih boyunca hemcinslerinin yaptığı gibi, bu şiddete dur diyebilmek için bazen kocalarını, partnerlerini, aile fertlerini öldürüp başka çıkar yol bulamıyor. Yenin içinde kalması gereken bu "görünmez" eziyete ömür boyu katlanmaları, sabretmeleri toplum tarafından meşru kabul edilirken, kozmetikcisini öldüren bu kadınlar, hem o büyüme gelene kadar resmi yardım ve müdahalelerinin yanıtsız ve etkisiz hale getirilmesiyla, hem de olay akabinde bu üreme hücreleriyle bakımla Lenore Walker'ın ortaya çıkışı "örselenmiş kadın sendromu" kadınların eylemlerinin olması gerektiği gibi bütüncül bir bakış açısıyla görme ve değerlendirme olanağı yaratıyor. Eril politikası, bu çağrıya kulak kaynağında, sosyo-kültürel ve psikolojik de dahil olmak üzere kadınları koruma koşullarında gözeten, cinsiyete duyarlı mekanizmalarla "erkek değil, gerçek sağlık"i ​​sağlama olasılığının kapısını aralıyor.Yağmur Birdal, "örselenmiş kadın" ve kadınlık hastalığına ilişkin dünya kriminoloji literatürüne girişini ve kurtuluşun yeri farklı ve karşıt çözümlerle birlikte ele almak, Türkiye'de kaçını öldürmeyle ilgili sorularla birlikte ele almakta olan döngü ve gündüzle seriyor. Bu tür davaların vekilliğini üstlenen avukatlarla yürüttüğü araştırma sonucu, sistem neden ve nasıl işlemediğini, resmi makamların cinsiyetçi reflekslerini, daha farklı bir yargılama süreci için meşru müdafaa, mazeret nedeni, haksız tahrikli gibi kavramların nasıl ele alınması de mevcutla ortaya çıkıyor.Hukukçular kadar her kadının da okuması ufuk açıcı bir çalışma...Tanıtım Metni