Faşist Olmadan Yaşamak

“Ebedi faşizm”in en masum kisvelere bürünerek geri dönebileceğini söyleyen Umberto Eco'nun öngörüsünü tanık olduğumuzda olaylar doğruluyor. Geçtiğimiz yüzyılda varlığını sürdürmüş, devam eden bir olay olayı kabul edilen faşizm, yirmi birinci yüzyılda yeni maskeleriyle tekrar sahnede ve hayatımızın en korunaklı sandığımız kısımlarına kadar sızmış durumda. Bazen bireysel hak ve özgürlüklerimizi bozan ve giderek yaygınlaşan otoriter devlet uygulamaları, bazen de kâr rekabetiyle doğayı talan eden ya da mahremiyetimizi ihlal ederek bizi “veri gruplar” haline getirerek ortaya çıkıyor kapitalizmde tezahür ediyor. Aynı zamanda, “hepimizin görevinin neo-faşizmlerin maskesini yerine koyması ve yerini her gün ortaya çıkan yeni biçimlerden birine dikkat etmesi” gerektiğini söylüyordu. Natasha Lennard, Esquire, New Inquiry gibi dergilerde yayımlanan siyasi analizlerden oluşan bu kitapta tam da bunu yapıyor: Gündelik hayatımıza kadar sinmiş neo-faşizmin maskesini indiriyor! Bazen “Kişisel olan politiktir” savından yola çıkma göç, intihar, akıl hastalığı, norm dışı cinsellik gibi deneyimlerini merkeze alarak gündelik hayatımızdaki mikro faşizmleri incelerken, bazen de –kendisinin de dahil olduğu– daha makro olaylar (çevreci hareketler, Trump'ın başkanlık rejimi ya da “Black Lives Matters” gibi ırk ayaklanmalar) inceliyor. Günümüzün en yakıcı genel ele alan Lennard, bunun gibi bazı can alıcı soruları soruyor: Beyaz ırkın üstünlüğünü savunmak ifade özgürlük müdürü? Neo-faşistlerle sadece “barışçıl” ve şiddet içeren protestolarla mücadele etmek mümkün mü? Medyada neden daha sıradan siyahilerin cesetlerine maruz kalmazsınız? Yeniden uyanmakta olan faşizm canavarını ciddiye almazsak ve yeteri kadar mücadele etmeyen başka felaketleri tekrar yaşayabiliriz. Bu yüzden yazar şöyle diyor: “Bu kitap, daha iyi mücadele araçları için bir çağrıdır.” Tanıtım Metni