Ferayi

Ferayi, Güneybatı Anadolu'da altı yüz yıl önce yaşanan bir sevda olduğu söylenmektedir. Söylencenin kahramanları, Menteşe Beyliği beylik ailesinden Yakup Bey'in yakışıklı oğlu İlyas Bey ile konar-göçer bir yaşam süren bir Yörük obası demircisinin kızı Ferayi'dir. İlyas Bey'in tutkusu, dağların sevdalısı bir yiğit adamdır. Bir gün Marçal Dağları'nda avlandığı sıra karşısına narin bedenli, iri kara gözlü bir ceylan çıkar. Takılır ceylanın peşine, ceylan kaçar, İlyas Bey kovalar. Ceylanı bakışını kaybettiği yerde karşı karşıya, bir çift sürmeli iri kara gözlü, fidan boyunda, ay yüzlü, güzeller güzeli bir Yörük kızı çıkar. İşte ne olursa olsun o günden sonra olur. İki genç arasında, Menteşe yöresinde o günün öyküsünü anlatan bir sevda yaşanır. Daha önce; Mor Cepkenliler, Menderes'in İki Yakası ve Fetretin Kartalı adlı romanları ile Batı Anadolu'nun gizli tarihi gün dünyasında tanınan Ahmet Zeki Muslu, bu romanıyla Menteşe yöresinin tarihi bir söylencesini okurlarına aktarıyor. Bir takım Şamanist inançlarını koruyan konar-göçer Yörüklerle, kendi içinde yerleşen Türkmenlerin yaşam toplumsallarını, söylenenceler, türküler, maniler ve folklorik gidişle çerçeveli bir biçimde anlatılıyor. Batı Anadolu'ya yerleşen Türkmenlerle Yörüklerin belleklerinde sakladıkları sözlü ve edebiyatları bu romanda yeniden yaşam buluyor. *** "Karşısında genç kız, seçili örülen zülüflerinin yedisini sağ omuzdan, diğer yedisini de sol omuzundan güçlenmişti. Başı Yörük usulüne bağlı, al yazmanın altında takkeye sarı sarı tuğralar diziliydi. yoksa yiğidi derde salan bir ahu yaptınız mı Gezdiği dağlar, bastığı toprak dile geldi mi? Tanıtım Metni