Geometri

1936-1937 kışında Dolmabahçe Sarayı'nda yazılan Geometri kitabı, Türkleri yüzyıllardır değiştirdikleri karanlık çağdan ayrılabilir süreci iki önemli unsur olan eğitim ve dil devrimlerinin kesişiminde Atatürk'ün kendi elinden çıkmış simge bir eser. Zihnimizi açan, geometriyi, matematiği “görmemizi” sağlayan boyut, uzay, yüzey, boyut, çap, yarıçap, Kesit, yay, çember, teğet, açı, açıortay, taban, Yatay, düşey, dikey, yönlüş, konum, üçgen, beşgen, köşegen, eşkenar, ikizkenar, paralelkenar, yanal, yamuk, artı, eksi, çarpı, bölü, toplam, oran, orantı, türev, alan, varsayı, Atatürk gibi şartlarda çalıştı. İşgal edilmiş, orduları dağıtılmış bir ülkenin Birinci Dünya Savaşı'nı kazanan devleri yenip bağımsızlığı, şerefini kazanmana liderlik etmekle kalmadı, o bölgelerden bölgelerden geçişinde sırtında taşımayla da kalmadı, bir çocuğun geometrisini kendi dillerinde kolayca öğrenebilsin diye bir kitap yazdı! Atatürk'ten habersiz bir yabancıya bu öyküyü bir oturuşta anlatırsanız “Yok artık, uyum sağlıyorsun!” diyebilir, bir hayal kahramanından söz ettiğinizi sanabilir. Türkiye o dönemde çok okuldaydı. Dilbilimciler ve tarihçiler tarafından birçok kez incelenen ve üzerine makaleler yazılan bu eser ilk kez “sayısalcı” gözüyle bir mühendislik hocası ve bilim yazarı tarafından irdeleniyor. Cumhuriyet'in yüzüncü yaşında Geometri'nin yeni baskısını Atatürk'ün 1937'de Sivas Lisesi 9-A sınıfına verilen geometri derslerini izleyenden Cemil Say'ın oğlu Prof. Dr. Cem Say yayına hazırlandı. Bu baskıda eserin finansal çerçeveleriyle birlikte Say'ın Geometri'nin çeşitliliği 85 yıldır güncelliğini koruyan bir matematik metni olarak ele alınan bir incelemeyi de burada bulabilirsiniz. Tanıtım Metni