Gıdanın Geleceği

Yemeğin geleceği karanlık mı yoksa hiç olmadığı kadar parlak mı? Genetiğinin ürünleri, balık çiftlikleri, laboratuvarda yetiştirilmiş etler, çocuklara yönelik mamalar, 3 boyutlu yazıcıyla üretilmiş mutluluk… Başımız ne kadar belada? Tüm bu deney zincirinin sonucu tam olarak nereye çıkıyor? İklim modelleri, küresel gıda üretiminin, iklim değişikliğinin kuraklık ve sel gibi etkilerinin nedeni bu yüzyılın geri kalanında, her yıl bir azalacağını göstermektedir. Su kaynakları tehlikededir. Bu arada, dünya çapında yüzyıllar boyunca yüzde 30'luk bir artış beklenmekte ve gıda fiyatlarının 2050'den neredeyse iki kez çıkabileceği tahmin edilmektedir. Peki, gelecekte bu dokuz milyar insanın beslenmesini eşit ve sürdürülebilir bir şekilde nasıl sağlayacağız? Vanderbilt Üniversitesi'nde profesör ve diplomalı bir gazeteci olan Amanda Little, bu incelemeleri cevaplamak için üç yıl boyunca bir ülkede ve ABD'nin üç eyaletine seyahat etti. Nihayetinde bir umut arayışı olan bu uzun yolculuklar, onu Wisconsin'deki bir elma bahçesinden Şanghay'daki akıllı, otomatik organik tarım çiftliğine, Norveç balık çiftliklerinden Etiyopya'nın kıtlık kalan bölgelerine kadar götürüldü. Aynı zamanda gıdanın geleceği ile birlikte görülebilecek, ancak şaşırtıcı bir şekilde kritik rol oynayanların deposu da düştü: California kanalizasyon sistemine, ABD Ordusu Araştırma Laboratuvarı'na, hatta Mumbai'nin üzerindeki bir muson bulutunun içine. Little, “Gıdanın Geleceği”nde yeni bir yerde ve olasılıkları keşfetmemiz, gıdadaki değişim ve yanılgılarımızdan kurtulmamız ve gıda kaynaklarımızı koruyup bunları geleceğe hazırlayabilmemiz için bizi de gördüklerimizden haberdar olmak istiyor. Çünkü hepimizin aynı evin korumasındayız. Tanıtım Metni