Gidiyor Gitti Gitmiş

"Ağustos sonunda bir perşembe günü adamda, Berlin'deki Kırmızı Belediye Binası'nın önünde toplanıyor. Açlık grevi yapacakları söyleniyor. Tenleri siyah. İngilizce, İtalyanca, Fransızca konuşuyorlar. Ve burada kimsenin anlamadığı bazı başka dilleri. Adamlar ne istiyor?" Emekli profesörü Richard kendi hayatına dair sorularla boğuşurken, Berlin'in göbeğinde işgal eylemi yapan Afrikalı mültecilerle karşılaşıyor ve sorularının yanıtlarını hiçbir şeyin aramadığı bir yerde, bu genç insanlar arasında bulunup karar veriyor. Bu, yaşlı Avrupa'nın yaşlı sakinlerinden Richard'ın, bakışlarını ilk kez kendisinden başka olana çevirdiği andır. Dünyadaki ruhsal krizle sarsılırken Richard ilk kez kendi küçük, güvenli kozasından dışarı çıkar. Jenny Erpenbeck'in oğul romanı Gidiyor, Gitti, Gitmiş ülkelerinden kaçmak zorunda kalanların, ölümü ve zulmü savuşturanların sonsuz bekleyişe mahkûm edildiği bir dünyadan, bizim dünyamızdan söz ediyor. Bakmak ile görmek arasındaki ilişkiyle hesaplaşan bir roman bu. Bakıp da görmeyenlerin, görmek istemeyenlerin sığlığına yüze vuruyor. Gidiyor, Gitti, Gitmiş insanların yüzleşmekten kaçamayacağı doğru sorular soruyor. Tanıtım Metni