Gotik Edebiyat (10 Kitap Takımı)

Sicilya'da Bir Aşk Hikayesi:Ölçüsüz tutkular, dağıtım verici eylemlere yol açar.Sicilya'nın ıssız kıyılarında, benzersiz bir doğa manzarasının ortasındaki muhteşem bir şato, karanlık sırların yatağı olabilir mi? Sicilya'da Bir Aşk Hikayesi, sakin ve durgun görünen hayatları apansız bir çalkantıyla bulandırıyor. Şatonun dolambaçlı koridorlarında, insanın bir kez kendine çektiğinden sonra girdabından dışarı bırakmayan, kaynağı belirsiz bir korkuyu, günlük hayatta istikrarla sızan bir psikolojik depresyone dönüştürülüyor.Ann Radcliffe'in erken dönem yapıtlarından Sicilya'da Bir Aşk Hikayesi, gotik romanının romantik unsurlarıyla besleyen yetkin bir örnek. Radcliffe anlatımının anlatımının kendine özgü lirik bir üsluba bağlarıken, korkuya da sıcak, güçlü bir yön kazandırıyor: Haz ile çıkış arasındaki her an kopmaya hazır o ince çizgi ortadan kalkıyor.Sicilya'da Bir Aşk Hikayesi, 18. yüzyıldan beri uzanan gotik adını alan korku ve bakışının klasiklerinden biri.Gece Tabloları:Gece Tabloları, Aydınlanmacı aklında olmayan “bilinmeyen” olarak damgaladığı, istediği için her yere giden dünyalara kapı aralıyor. Bu öyküler okurunu uçurumun kenarındaki olasılıklı ruhların, suçun ve kötülüğün, fantazmanın ve deliliğin, doğanın üstünlüğünü ve bilinmezin değişiminin taşınması.Geceyi mekân edinen öyküler bunlar değil; gecenin gidişini gündüze taşıyan, dolayısıyla da insanın kendi kendine saklandığı geceyi büyüten, uzatan, sürekli kılan öyküler... Kitabı oluşturan sekiz öyküden her biri, bu açıdan insanın ruhunun en dip, en kuytu köşelerine ayrı bir başlangıçtan ışık devam ediyor. Resmin bütünündeyse Hoffmann'ın sonsuz gecemize yüklediği anlam var.Gece Tabloları'nın ilk öyküsü “Kum Adam”, yayınlanmasından yüz yıl sonra Freud'un “tekinsiz”in oluşumuna zemin hazırlamış; Freud'un aynı adlı ünlü makalelerinde Hoffmann'ın bu öykülerde geceye yüklediği anlamı, tüm karmaşıklığıyla modern insan ruhundaki tezahürü şeklinde ele alınmıştır.Öykülerini, gerçek olmadığından şüphelenilmezden hayalle bezeyen ETA Hoffmann'ın eserleri, fantastik realizmin başyapıtlarıdır.Undine:Doğalarız, bir peri masalında sevmeyi bile...Undine bir su perisi... Ya ölümsüz kalacak ya da ölümsüz bir ruha kavuşacak insanını bekliyor... Beyaz atlı yenmeyi bekliyor. Ancak aşk, bu peri masalındaki rüyaları gerçekleştirebilir. Ne olursa olsun...Aristokrat bir Fransız aileden gelen Alman romancı ve oyun yazarı Friedrich de la Motte Fouque, eserlerindeki İskandinav destanlarından ve mitlerinden yararlanmıştır. Daha önce Su Kızı adıyla yayımlanmış olan Undine, yazarına en kalıcı olarak kalmakta.Undine sıcacık, romantik bir masalı ruhun ıstırapları ve doğasının gizemiyle fantastiğe yaklaştıran sıradışı bir yapıt. Fouqué, acıya mahkum bir var oluş tatmak uğruna ölümsüz arzulayan ve ruhun bedelini acı çekerek ödeyen efsanevi Undine karakteriyle edebiyata yeni bir imge hürmet sırasında bir yandan da bizi karanlık tarafımızda yüzleştiriyor.Hayaletgören:“Kutlayın kendinizi, Prens, saat tam dokuzda o öldü.” Schiller'in okültizm, ruh akımı ve ruh çağıran motifleriyle dönemin komplo teorilerini ustalıkla harmanladığı Hayaletgören, Venedik'te bir Alman prensinin geçirdiği çetrefil bir maceraya odaklanıyor. Ciddi, içine kapanık ve melankolik biri olan prens, kimsenin kendisini tanımadığı Venedik'te sessiz sedasız bir yaşam sürüyor. Oysa Venedik baştan sona çıkarıcı zevklerin, karanlık arzuların şehridir.1787-1789 arası Die Thalia doğumunda bölüm yayımlandığında büyük ilgiyle karşılaşan Hayaletgören, bir roman fragmanı. Schiller'in Hayaletgören'de oynanan motifler sonraları ETA Hoffmann'dan Thomas Mann'a yayılan bir yelpazede sıklıkla yeniden drama sahnesine gitti, kullanım teknikleri ise Edgar Allan Poe, HP Lovecraft ve Clark Ashton Smith gibi isimlerle kullanılandi.Sardinya Efsaneleri:Hernin kapısında bir lanet bekler sizi...İtalyan edebiyatının büyük ozanı Deledda'nın kaleminde canlanan Sardinya Efsaneleri, kaderlerinde acı ve ölüm olan sıradan sıra dışı öykülerini bir araya getiriyor. Bu öykülerde insan, ölüme karşı meraka karşı meraka yenik düşerken, lanetle açılan kapılarda nöbet tutanların gösterdiği sonsuz karanlıkla buluşuyor.Sardinya Efsaneleri, adın da olduğu gibi, bir derleme. Sardinya'nın geçişi olmayan dağları arasında yaşayan insanların aktardığı korkunç öyküleri derlemiş Grazia Deledda. Bu öyküler, yaşamları türlü korku ve hurafelerle dolu zavallı insanların geniş hayal gücüyle beslenen tekinsiz, tehlikelerle dolu dünyaları anlatıyor. Her biri birbirinden uğursuz bu üç öyküde, Sardinya'nın gömülü benzersiz hazinelerine rastlanıyordu. Ne var ki toprak, hazinelerin yatağı da olsa, tarım dünyasında onları bekleyen başkaları var: iblisler, cüceler, cinler, büyücüler...Sardinya Efsaneleri küçük bir kitap. Deledda'nın, doğup dönüşümü Sardinya için kaleme giden bir korku odası...Otranto Şatosu:“Gotik” terimini edebiyat alanında ilk kullanan kişi olarak bilinen Walpole, 1764'te kendi özel basımevinde hazırlanmış Otranto Şatosu'nun topluma nasıl karşılanacağını kestiremediği için, kitap 16. yüzyıldan kalma gerçekçi eski bir elyazının değişimi olarak sundu. İlk baskının kapağında “Otranto Aziz Nicholas Kilisesi Kilise Heyeti Üyesi Onuphrio'nun yazdığı İtalyanca aslında William Marshal tarafından çevrilmiştir” ibaresi vardı. İkinci baskıdaysa ne çevirmen adı vardı, ne de yazar.Şöyle der Walpole bir mektubunda: "Uyandığımda o düşten hatırladığım tek şey, bir dijital şatosunda görmemdi (benim gibi klasik Gotik hikayelerle dolu biri için bu mekanda çok doğal olarak); oldukça yüksek bir merdivenin en önemlisi, tırabzanın üzerinde son derece büyük bir el. (üstelik politikadan başka bir şey düşünebildiğim için de çok seviniyordum); kısacası vermeyi kaptırdım ki, kitap iki aydan kısa sürede bittim.”Böcek:Paul Lessingham, geleceğin parlak bir yaklaşımıdır. Ne var ki Mısır'dan gelen ve Kraliçe Viktoria'nın yasaklar şehri Londra'da sürekli biçim değiştiren değişiklikler arasında dolaşan “Böcek”, Lessingham'ın kâbusu olacaktır. İsis'in müritlerine karşı işlenmiş bir suçun intikamını almaya gelen bu amansız yaratık kurbanlarını yayına sürüklerken, hiç kimse güvende değildir.Marsh'ın romanı, Stoker'ın Drakula'sı, George du Maurier'nin Trilby'si, Sax Rohmer'ın Fu Manchu dizisi gibi 19. yüzyıl sonlarıyla 20. yüzyılda özgü sansasyonel yapıtlar arasında yer alıyor. Yine de yapıtlarda çok sık rastlanan bir teknikle, gerilim yaratmak amacıyla hikaye farklı kişilerin ağzından aktarılıyor.Böcek, hem bir korku romanının, hem bir aşk hikayesinin, hem de bir romantik romanının özelliklerini taşıyor.Dr. Jekyll ve Mr. Hyde ve Diğer Fantastik Öyküler:Dr. Jekyll ve Mr. Hyde ve Diğer Fantastik Öyküler, Stevenson'ın üç öyküsünü bir araya getiriyor. Yazarın gördüğü bir rüyadan esinlenerek kaleme aldığı “Dr. Jekyll ve Mr. Hyde”, gotik edebiyatın köşetaşlarından biridir. Biri doktor, diğer psikopat bir katil, iki farklı ruhu aynı bedende yaşayan bir adamı anlatan öykü, psikiyatrinin temel parçalarının biri olan kişiliğin kapsamlı sorunları. “Olalla” ise aşk, gizem ve sömürü motiflerini incelikle bir arada örüyor. Kötülüğün ve özyıkımın insanın doğasında var olduğuna inanan Stevenson'ın öyküleri, 19. yüzyılın baskıcı ortamında, bireyin mutluluğuna da sefaletine de kayıtsız kalan bir dönem ürünleri olarak şekillenmiştir. Her köşeye sıkışmış insanların çaresizliğini değiştiren bu öyküler, bölünmüş benliklerin dahili sistemlerini estetik uçaklar taşır.Carmilla:Gençlik ve yalnızlık, güzel bir kızı doğaüstü güçlerin eline düşürebilir mi?Carmilla genç bir kız ile esrarengiz bir kadının ilişkisi üzerine bir öykü. Konuk olduğu malikane ve etrafında geçen sürenin ve ölümün ikizi halinde gelen dişi bir vampirin, edebiyatın ilk siyahi vampirinin öyküsü.Konusu, insanlar ve teknikle Bram Stoker'ın Dracula'sı üzerinde azımsanamayacak izler bırakan, sonraları Edgar Allan Poe'nun deneyeceği gotik tarzıyla dikkat çeken Carmilla, aynada. Lezbiyen aşk, sevgilik ve cinsel arzunun kıskacında, Carmilla, vampir motifini benliğimizin karanlık sureti olarak yüze vuruyor.Carmilla, gotik vizyonun tekinsiz doğamızı bize taşıyan örneklerden.Baskerville'lerin arkadaşları:“Çorak manzara, yalnızlık duygusu ve görevin gizemiyle aciliyeti, hepsi kalbii titretiyordu.”Sherlock Holmes'un sağ kolu Dr. Böyle dile getiriyordu.Bugüne kadar yazılan en büyük suç romanlarından biri olan Baskerville'lerin köpeği, yine Dr. Watson'un ağzından Sherlock Holmes'a yeni bir tanım kazandırdı: Dr. batılın, iyilikle kötülüğün zorlu bir savaşta karşı karşıya gelişini dile getirir. Tanıtım Metni