Haçlılar

Farklı cephelerden, farklı bakış açılarıyla, farklı üsluplarla anlatıldı İkinci Dünya Savaşı… Şolohov başka anlattı Hemingway başka, Remarque, Ehrenburg, Malraux, Heller, Grossman, Vonnegut, Orwell, Bek, Ondaatje, Aleksiyeviç başka… Sırada Stefan Heym'in anlatımı var… Bambaşka! Farklı cephelere, farklı veçhelerine karşı savaşta… Normandiya cephesi, Çıkıntı Muharebesi, savaşa rağmen güzellikle dikkat için Paris, sonra Almanya, Renları, Paula Toplama Kampı ve nihayet Kremmen adlı kasvetli ve harabeye dönmüş bir çelik üretim yeri… Sarsıcı bir üslupla ve çok yönlü bakış açılarıyla uğruyoruz buralara… Haçlı seferine soyunan Amerikalılar başlangıçta olmak üzere, Almanlar, Fransızlar ve arada herkesle anlaşarak çevirmeye çalışan bir Rus girişimci bile var. Avukatlık, akademisyenlik gibi farklı mesleklerden gelen subay kıyafetlerine bürünen Amerikalılar, profesyonel askerler, işadamları, din adamları, profesörler, gazeteciler ve sıradan halk… Evet, sıradan insanların sıradan faşizmi de dahilinde bu savaşa! Her tür asker çıkıyor… inananlar, inançsızlar, ganimet toplayıp cebini doldurmaya bakanlar, cepheye ayrılanlar, cepheden kaçanlar, sistemi sorgulayanlar, yolu bulanlar… Hepsinin psikolojisini derinlemesine irdeliyor Stefan Heym. Haçlılar gibi yola koyulup faşizmi mağlup etmeye gelen Amerikan ordusu planlı değil, doğaçlama hareketlerinin sonuçlarını ve kendi Bedenindeki/çevresindeki faşistlerle hesaplaşamama da var bu benzersiz romanda. “Kurtuluş”un “kapitalist düzen”e dayanan sınırları ya da da. Marksist eleştirinin mimarlarından György Lukács'ın Avrupa Gerçekçiliğinde örnek bir yapıt olarak öne çıkan Haçlılar şimdi Türkçede. Pırıl pırıl bir çeviriyleTanıtım Metni