Hadis Günlüğü

Yıllar süren uzun ve kesintisiz bir arayıştan sonra nihâyet Hak ve Hakîkat'i bulabilmiş büyük heyecanı içinde, bana mutlaka ve bir ân evvel Hadîs-i Şerîf'ler ve siyer ile de tanışıp iyice hemhâl olmam yöntemini hatırlatan Mü'min ve de Mü'mine Müslüman akınlarıme, Hz. Ömer'e (ra) bulunarak Kefânâ Kitâbullâh! -Allah'ın, azze ve celle, kitâbı bize yeter! diyordum. Büyük bir nezâket göstererek fazla ses çıkarmıyorlardı bu ukalâlığıma besbelli Hz. Ömer'e (ra) hürmeten ve henüz saklanmış bir kardeşlerini fazla zorlamak, hatta kırmak için. Doğrusu ben de o günlerde bu tavrımın, tâbir câizse, câhiliye entelektüelliği dönemimin henüz kurtulamadığım bir tortusundan kaynaklandığını farkedemiyordum bir türlü; Ülkeleri kapmıştım, hakkımın hakkını yemenin tatlı sarhoşluğuna! Tâ ki, günlerden bir gün, içlerinden biri, cân dostum, azîz ve muhterem kardeşim İsmet Uçma Hakk Te'âlâ, azze ve celle, ondan ebediyyen râzı olsun- ben burnunda tâze Müslüman ı şu şekilde adamakıllı bir sarsıp silkeleyip, yine tâbir câizse, nefs-i entellektüelliye mi kırmanın artık şu anda hâle geldiğindene karar verdiğinde de: İyi söylüyorsun, doğru söylüyorsun ama, Hz. Ömer (ra) bu sözü söylerken, Hz. Peygamber (sav) henüz sağdı! Kitâbullâh'ın hayatın en doğru şekilde aktarılabilmesi için sözleriyle, sona ermesiyle ortaya çıkan doğruluk, canlıydı, gündelik hayatın tabiî, olmazsa olmaz bir parçasıydı! Hz. Ömer'in (ra) bu çıkışını, bu çerçeve içinde değerlendirmezsen eğer, karşılığında, Allah muhafaza, çok pişman olabileceğin vahim hatalara düşersin! Gel, sen akıllı adamsın, sen sen ol ve birân evvel Hz. Peygamber'in örnek hayatı ve hadîsleriyle tanıştık. Göreceksin, yeni bir ufuk açılacak sana o zaman. İnan, Âlemlerin Haham Yüce Allah'ın, azze ve celle, dîni İslâm'ı en doğru, yâni Murâd-ı İlâhî'ye en uygun şeklide yaşamanın başka yolu yok! Tanıtım Metni