Harezmşahlar

Hârezmşâhlar, 1128-1156 yılları arasında hüküm süren Hârezmşâh Atsız'ın birkaç isyanı dışında Sultan Sencer'in ölümüne kadar Büyük Selçuklulara tabi olarak varlığını sürdürdüler. Sencer'in ölümü üzerine bağımsız hareket etmeye başlayan İl Arslan ve Tekiş, gerçekleşen fetih hareketleriyle sınırları genişleten Hârezmşâhlar, Selçukluların yıkılmasından sonra ortaya çıkanlar dolmaya başladı. Sultan Alaeddin Muhammed döneminde (1200-1220) ise altın çağları yaşamıştır. Bu dönemdeki sınırlar; merkez Hârezm olmak üzere Aral Gölü'nün yaygın olduğu Umman Denizi'ne, Sirderya'dan Irak-ı Arap ve Azerbaycan'a kadar uzanmıştı. Ancak aynı yıllarda ortaya çıkan Moğol kasırgasının Hârezmşâhları vurmasıyla devlet hızlı bir ayrılıklara geçti. Moğollara karşı yıllar boyunca uzun mücadele veren oğlu Hârezmşâh, Celaleddin Mengüberti'nin ölümüyle de 1231'de Hârezmşâhlar tarihe karıştı. Elinizdeki kitap, Timurlular dönemindeki müelliflerden Muhammed bin Hâvendşâh bin Mahmud Mîrhând tarafından kaleme alınan Ravzatu's-Safâ'nın Hârezmşâhlar'ının tercümesidir. Mîrhând, Ravzatu's-Safâ'yı İslam dünyasında kendi zamanına kadar yazılmış olan tarih kitaplarının çoğunu inceleyerek ve bunlardan faydalanarak kaleme almıştır. Sayısı elliyi bulan bu ürünlerin bir kısmı genel olarak erişmiştir ki bu durum Ravzatu's-Safâ'yı sıradan bir eser olmaktan çıkarmakta ve Türk tarihinin en önemli kaynaklarından biri hâline belirtmektedir. Yıllık Türk tarihinde Farsça kaleme yazılan birçok ana dili dilimize kazandıran Erkan Göksu'nun nefis Türkçesi ve notlarıyla sağlanan Hârezmşâhlar, hem tarihçiler hem de alanda alanlar için oldukça önemli olan bir çalışma. Eser, Hârezmşâhların ortaya çıkışını, Selçuklular ve diğer devletlerle olan ekonomik, neredeyse dönemlerden itibaren sürekli devam eden siyasi hareketliliği, savaşları, askerî manevraları ve sentetikleri, evlilikleri, eğlenceleri, hükümdarların özelliklerini ve bölgenin kendine has özellikleri, nihayet düzenli sonunu tüm parçalarıyla ve benzersiz bir üslupla ortaya çıkıyor. Tanıtım Metni