Harp Dönüşü

Boğaziçi'nin köylerinde ve yalılarında hızlı bir hayat yaşayan Macit, sincabi serpintili mavi gözlü Humret'e âşık olur ve evlilik planları yapmaya başlar. Ancak Birinci Dünya Savaşı'nın yürütülmesiyle yedek subay olarak Çanakkale'ye gönderildi. Yaralanınca İstanbul'a döner, iyileştikten sonra bu sefer Filistin cephesine tahsis edilir. Gazze'de İngiliz çarpışırken esir düşerek Mısır'daki esir kamplarına götürülür. Oldukça kötü koşullar olan kamptan kaçmayı başaran Macit'i talih, Türk dostu bir prensin Nil nehri kıyısındaki villasına sürükleniyor. Burada, Prens ve kızı Fatma'yla güzel günler geçiren Macit'in aklı Humret'te, gözü kulağı ise memleketin özgürlük haberlerindedir. Prens ve kızıyla birlikte Avrupa seyahatindeyken Macit, Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'da yeni bir mücadeleyle örgütlendiğini öğrenir, Anadolu'ya gelir ve mücadeleye katılır. Burhan Cahit Morkaya, bir subayın anı defterinden yararlanarak kurguladığı Harp Dönüşü romanında, Birinci Dünya Savaşı'yla aynı anda gelişen bir aşk hikayesiyle birlikte cephelerde ve esir kamplarında yaşananları, savaş bireylerinde, ailelerde ve toplumun tüm katmanlarında üretilen sakatlık ve yıkımı bir şekilde sosyal olarak aktarılmaktadır. Tanıtım Metni