Hattın Çelebisi Hasan Çelebi
Hattın Çelebisi Hasan Çelebi
Teslim alım stok durumu yüklenemedi
ERZURUM'DAN MEDİNE'YE Bir insanın ömrüne neler sığabilir, kaderin insanının ayırıp sürükleyebileceğini, bizler için mümkün değil. Erzurum'da çücük bir köyde, savaş koşullarının yoksulluğun oluşturulduğu ortamda yetiştiren ne Emin Hoca, Osman Hoca, Yusuf Hocalar ne de ders okuyan Mustafa Çelebi, Mevlüt Ülker, Ali Ağırman, İbrahim Altaş, ... Hasan Çelebi'nin bir günde kurtulabilen belki de arzuladığı Medine'deki mübarek mescitlerin yazılarını yazacak kadar bir sürede elde edileceğini tahmin edeceklerdi... Ama, aşk, sevgi ve gayrete Allah'ın tasarrufu eklemekince her şey İnsan olmaya başlıyor...“Hikmetin ayakta kalması kalemledir”Kalem, kağıt ve yazı... Allah'ın insanların en güzel anıları. Yazıyı sanat haline getirmek insanın Allah'a, Allah'ın kelamına olan sevgisinden yanadır. Hattat, kendini Allah'a veren, amellerin hakiki müşterileri olarak ancak O'nu seçen, ne yapmış ve ne yazmışsa, O'nun adını yüceltmek, rızasını kazanmak için yapandır. Hattat, aşkını kamış, kalem yoluyla kağıda döker. Neyzenin elindeki ayrılık acısıyla inleyen kamış, hattatın elinde vuslatın özlemiyle deli divane olup raks eder. Her hareketi O'nu anlatır. Kalem O'ndan izler kalır ve onun boyunca devam eder.Hattat, yazmaya başladı andan itibaren ibadet halindedir. Kamış kalem, kağıdın üzerinde, bir eli gökyüzüne, bir eli yere yayılmış, pervane gibi dönen bir semazendir artık. Kalemin sarısı kağıt üzerinde kaldığı süre boyunca geçerliliğini yitirmiştir... Tanıtım Metni
Paylaşmak
