Hayalperestler Tiyatrosu

1960 yılı. Dünya kültürel, siyasi, cinsel ve yırtıcı devrimlerin kıyılarında dolaşıyor. Bu noktada Yunanistan'ın Hydra Adası'nda bambaşka bir dünya kuruluyor. Yazar Charmian Clift ile George Johnston'ın, diğer bohemin sıkıntılı kraliçesi ve kraliçesinin gayri resmi kökenlerinde hayatlarına devam eden şairler, ressamlar ve müzisyenlerden oluşan bir topluluk, hayal edebilmektan da hayallerini yaşamak için çabalamaktan da vazgeçmiyor. Bu dağılım farklı çemberin tam ortasında üç kişilik bir üçgen şekilleniyor: karizmatik olduğu kadar esrarengiz yazar Axel Jensen, onun cazibeli karısı Marianne Ihlen ve Kanadalı acemi oyuncu Leonard Cohen. Zaman önce annesini kaybettiği sekiz yaşındaki Erica, annesinin yaşadığıa günlük gizemleri yakın hem de acısından ve babasından kaçıp başını dağıtmak arzusuyla yanında aldığı bir tomar defterle Londra'dan çıktığı yolun sonunda kendisi bu kesimin ortasında buluveriyor. Gelir gelmez de bu sanatçıların arasında her şeyin sınandığı bir ütopyaya dahil oluveriyor; hayalperestler Tiyatrosu, saflıkla acımasızlık, kaosla ütopyanın, sanatçıyla ilham perisinin arasındaki güzellikn olduğu kadar kadınla erkek sanatı arasındaki çatışmaların da muazzam güç gösterisini bize sunuyor. Yunanistan'ın yaz sıcağının sıcaklığıyla hararetlenen Roman Guardian'a göre hem “muazzam bir kaçış romanı” hem de “yaza damgasını vuracak çok sağlam bir hikâye”. “Olağanüstü ve sürükleyici... Şu bir Yunan adasına gidip orada kaybolmayı diliyorsanız boyutu hiç düşünmeden bu kitap önerilir.” Jojo Moyes, Senden Önce Ben kitabının yazarı “Bu muhteşem, hafif saçan hikayede kusursuz geçen bir yazın gölgesinde kalacaksınız: Polly Samson'ın şiirsel dili sizi muhteşem bir güneş ışığının ve gölgesinin altında bırakılıyor, hem karşı konulmaz hem de bir o kadar derin bir anlatı.” Amy Bloom, Beyaz Saraylar romanının yazarı Tanıtım Metni