Hind - İslam Sanatı Üzerine Yeni Araştırmalar

Kutbeddin Aybeg'in 1192'de Delhi'yi almasından sonra Güney Asya'da İslam sanatı Karahanlı, Gazneli ve Selçuklu sanat geleneklerinin bir bakış açısı olarak kendini göstermeye başladı, Babürlü İmparatorluğu deneyimi ile zengin de bir sanat anlayışının en muhteşem örneklerini gösteriyor. Bu dönemde alt kıtanın tamamı Cuma camileri gibi muazzam mabedler, İslam dünyası hiçbir yerde olmayan heybetli türbeler, devâsa surlarıyla kaleler, göz kamaştıran saraylar ile havuzlu köşk ve çarbağlar gibi sadece dinî mimarînin değil sivil ve askerin mimarînin de sıra dışı örnekleriyle bezenmiştir. Son hükümdâr II. Bahadur Şah'ın derdesti Babürlülerin 1858'deki yıkılışlarından sonra İngiliz döneminde ve günümüz Hindistan'ında da mevcut olup devam ettiren bu süreç, yerel unsurlarca da benimsenmiş olağanüstü zenginlikteki kültür, sanat ve mimari gelenekleri doğurmuştur. Bu kullanım amacı, Hind-İslam'ın bütününü ve bu alanda yapılan çalışmaları ortaya koymak değil, ancak onun tarihsel seyrine ışık tutacak genel hatırlatmalar yaparak alt kıtadaki İslâm kültürü ve daha önce kapsamlı bir şekilde bir araya gelme sanatına ve yansımalarına ilişkin arazi çalışmaları, saha gözlemleri ve edebiyat araştırmalarına dayalı bilgi ve sanat tarihi disipliniinden ulaşılan sonuç değerlendirme ve rölöve ve foroğraflarla desteklenerek sunmak; Türk ve İslâm sanatına Daima Güney Asya'daki muhtevânın entegrasyonuna katkıda bulunmaktır. Tanıtım Metni