İki Satır, İki Satırdır – Alev Ebüzziya'ya Mektuplar 1962-1976

Edip Cansever'den Alev Ebüzziya'ya, bir tutkunun mektupları İki Satır, İki Satırdır 1962-76 yıllarında yazılan 123 mektuptan oluşan kitapta sadece Alev Ebüzziya arşivindeki Edip Cansever mektupları yer alıyor, Alev Ebüzziya'nın Cansever'e karşılık mektuplar halinde saklanmadığı için bulunmuyor. Fransa'da Türk edebiyat alanında doktora çalışması yapan Habil Sağlam'ın yayına hazırladığı İki Satır, İki Satırdır = Edip Cansever'i Kapalıçarşı'daki dükkânın asma tiyatro şiiri yazarken; Sinematek salonunda film izliyor; Beyoğlu gecelerini beyaz kadehlerle parlatırken; “Sevgili Alevci”den mektup getirecek “şişman postacı”yı beklerken; Memet Fuat'ın Yeni Dergi'sine şiiri; ülkenin siyasal-toplumsal sorunlarıyla ilgilenilirken; Şişli'deki evde, Fenerbahçe dalyanındaki yazlığında dostlarını ağırlarken; Bebek'e taşındığı ilk günlerin izlenimlerini, duygulanımlarını yazarken; Beyoğlu pasajlarından Boğaz'a çıkarken, göğe, denize, izliyoruz. Şairin mektupları şiirine dahil... İki Satır, İki Satırdır modern şiirimizin bir büyük ustasının iç dünyasını önümüze koyuyor. Edip Cansever'in en üretken döneminde, Tragedyalar (1964), Çağrılmayan Yakup (1966), Kirli Ağustos (1970), Sonrası Kalır (1974), Ben Ruhi Bey Nasılım (1976) kitaplarının oluşturulduğu yıllar mektuplar bize çok şey söylüyor. Cansever deyişiyle diyor ki, “şairin kanı”yla yazdığı bir mektupta şairin yaşamıyla şiirinin iç içe oluşu hemen göze çarpıyor. Gönlünden geçişleri, sıkıntıları, düşleri, özellikleri dile getirişinde; günlerini kimlerle, nasıl sürdürebileceğini anlatışında; kısacası sözü kâğıda her dökümünde şiirle yaşadığını, özgün buluş ve söyleyişlerin geliştiğini görüyoruz. Yer yer okuru büyüleyen, şiirsel gerilim yüklü mektuplardan oluşan bir kitap İki Satır, İki Satırdır. Sevdaya tutulmuş bir şairin yarattığı samanyolu. İKİ SATIR, İKİ SATIRDIR KİTABINDAN BAZI SATIRLAR: “İki satır, iki satırdır, Alev reis! Biz ki, çoğu zaman iki satır için anlatmak. Kimi zaman da kelime kelime, harf harf bakarız bu iki satıra.” "İster seramik yap, ister kendini koy dünyaya. İkisi arasında büyük bir fark mı var sanıyorsun? Ben seni, acıyı sevgiye dönüştüren; korkuyu cesarete, çöpçüyi güzele çeviren usta bir simyacı olarak eğitim." "Ne sıkıntıyı bugün düşünüyorum, ne ölüyorum. Dünya beyazı, ben beyazım. Ve insanlar koro halinde şiirlerimi okuyorlar bana. Bense serserinin biriyim. Kafamın içi yanmış yemek yiyor. Allahtan bugün buradasın; öğrencilerina bakar da, bir hafta çıkamazdım sonra." "Neden her sabah olur. Ben ellerime bakarım, gözlerime. Yazılı kâğıdsız bir dünyada yaşamayı düşlerim hep. Dünyanın en güzel mektupları yıldızlardır, en güzel makbuzlar yeni kesilmiş yaşlılardır, en güzel senetler o gün sevdiğin kişilerle buluşacağım saattir. Ben mektubum, kitabım, boşluğa içinden giydirilmiş karma bir eldivenim." “Dün gece bir transatlantik geçti, İstanbul bir başka yere göç ediyor sanırdın.” “Seni sevmeyi dünyanın en güzel görmesini sağlıyor.” Tanıtım Metni