İmgelenen, İmgesel ve Simgesel
İmgelenen, İmgesel ve Simgesel
Teslim alım stok durumu yüklenemedi
Hiç şüphe yok ki mitlerde ve dinlerde imgelenen şey, buna inananlar tarafından asla tuz bir imgelem olarak düşünülmez, konuşulan, sıradan yaşamda deneyimlenen gerçeklikten bazen daha gerçek olarak algılanır. Eğer böyleyse, gerçek olandan daha gerçek olan bu imgesel nedir? Ve muhtemelen bu durumda, gerçek nedir? Lévi-Strauss "gerçek", "simgesel" ve "imgesel" olanın "üç ayrı düzen" olduğunu, Maurice Godelier'in bu çalışmasının ileri sürse de, gerçek olanın simgesel ve imgesel tasarımlardan ayrılamayacağını maharetle gösteriyor. Kutsal törenler, nesneler ve mekanlar, insanlığın bir kısmı için Tanrı'nın, tanrıların ya da ruhların gerçekliğin gerçekliğine ve dolayısıyla da hakikate tanıklık etmiyor mu? Simgesel; enerjinin değişiminin tüm verileri, bakışları, jestleri ve bir o kadar da tapınakları, sarayları, araç-gereci, yiyecekleri, dağları, denizi, gökyüzünü, yeryüzünü istila eder ve harekete geçirir: Simgesel gerçektir. Bu çalışma hiç şüphesiz bizi sosyal bilimlerin kalbine yönlendiriyor. Çünkü imgeselin ve simgeselin görünümünün ve rolünün sorgulanması, toplumun genel genelindeki ve insanın varoluşunun temel veçhelerini de sorgulamaktır. İnsanların gerçeği nasıl üretilir? İmgesel olan hangi süreçte gerçek olaylar kazanır? Gerçeği simgeselden ya da imgeseli simgeselden ayırtmak mümkün müdür? Simgeler simgelerle yazdıkları daha mı gerçektir? Son dönem Fransız antropolojisinin en üretken ve en verimli isimlerinden Maurice Godelier, sadece kendi disiplini antropoloji içerisinden değil, felsefe ve tarih gibi alanlarda da sorgulamayı sürdürerek bu tür çetrefilli sorulara yanıt arıyor. Tanıtım Metni
Paylaşmak
