İnsan Beyni

Evrenin en karmaşık ve gizemli nesnesi hiç de cezbedici değildir. Mat gri renkli bir zarla kaplı olan ve kıvrımlı bir mantarı andıran bu nesnenin esrarengizliğiyle bilim insanlarının, filozofların ve sanatçıların yüzyıllar boyunca ilgisini çekmiştir. Söz konusu nesne, elbette ki insanın beynidir. Teknoloji alanında yaşanan yeni gelişmeler, beynin insan zihnini nasıl ortaya çıkardığını anlamada yardımcı olmaktadır. Artık beyin devrelerinin olağanüstü karmaşıklığını görüntüleyebiliyor, âşık olduğumuzda, yalan söylediğimizde ya da piyangoyu yaptığımızı hayal ettiğimizde hangi bölgelerin enerjisini harcayıp hangilerinin elektrik aldığını gözlemleyebiliyoruz. Bu kauçuğu andıran ağ örgüsünün evrensel biriminin içinde fevkalade bir şey var: Siz. Robert Winston, insanın beyninin derinliklerine götürerek hayatın gidişatını öğrendiğimiz duyularımızın, duygularımızın ve bildiklerimizin nasıl olup olmadığını da tek bir yerden idare edildiği gözlerin önüne seriyor. Winston, anıların nasıl oluşturulup kaydedildiğini, sürekli değişim halinde olan sinirlerin küçük öfke nöbetlerinden ergenlik boyunca devam eden gençlerin bunalımlı hallerine kadar nasıl sorumlu olduğunu açıklarken, duyuüstü algılar, dejavu ve beden dışı deneyimlerin gerçekleşmesi de ortaya çıkıyor. Bir yandan zekâmızı nasıl geliştirebileceğimizi, sahip olduğumuz yerde ancak hiç fark etmediğimiz başarımızı nasıl ortaya çıkardığımız eski birimimizden nasıl vazgeçebileceğimizi ve yaşlanırken beynimizi ne şekilde formda tutabileceğimizi keşfederken, diğer yandan da büyük bir paradoksla karşı karşıya kalıyoruz. Zira insan beynii anlamamızı mümkün kılan tek araç yine insan beyninin kendisidir ve bilimin her birimizi olağanüstü yapan olağanüstü mekanizmayı hiçbir zaman tam olarak açıklayamayacak olması kuvvetle muhtemeldir. Tanıtım Metni